Bu Blogda Ara
30 Kasım 2013 Cumartesi
26 Kasım 2013 Salı
11. SINIF TÜRK EDEBİYATI- TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM SANATÇILARI
İBRAHİM ŞİNASİ (1826 - 1871)
I. topluluğun öncüsüdür.
Dilde sadeleşme hareketine öncülük etmiştir.
Edebiyatımızda noktalama işaretini ilk kez kullanmıştır.
Kasidelerinde içerik ve şekil bakımından yenilikler görülür.
Eserlerinde parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem vermiştir.
La Fontaine'in fabllarını manzum olarak çevirmiştir.
Durub-ı Emsal-i Osmaniye adlı eseriyle atasözlerini bilimsel bir anlayışla derlemiştir.
İlk tiyatro eserimiz olan Şair Evlenmesi'ni (1860) yazmıştır. Şair Evlenmesi, görücü usulü ile evliliğin
yanlışlığını konu edinir.
İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval'i (1860) Agâh Efendi'yle birlikte çıkarmıştır.
İlk makale olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi'ni (1860) yazmıştır.
Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkarmıştır (1862).
Batı'dan yaptığı şiir çevirilerini Tercüme-i Manzume'de toplamıştır.
Klasisizmden etkilenmiştir.
Eserleri
Tiyatro: Şair Evlenmesi
Şiir: Müntehabat-ı Eş'ar
Derleme: Durub-ı Emsal-i Osmaniye
Sözlük: Kamus-ı Osmanî (tamamlayamamıştır)
Çeviri: Tercüme-i Manzume
ZİYA PAŞA (1829 - 1880)
Şiirleri divan edebiyatı tarzındadır.
Şiir ve İnşa adlı makalesinde halk edebiyatını; "Harabat" adlı antoloji ile divan edebiyatını övmüş, bu yüzden Namık Kemal tarafından eleştirilmiştir.
Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de vardır. Genellikle aruzu kullanmıştır.
Bağdatlı Ruhi'ye nazire olarak yazdığı Terkib-i Bent'i önemlidir.
Şiirleriyle toplumdaki olumsuzlukları eleştirmiş ve felsefi konuları ele almıştır.
Dönemin idarecilerine (Özellikle Ali Paşa'ya) yönelik hicivler yazmıştır (Zafername).
Çeviriler yapmıştır.
Toplumsal şiirlerinde hak, hürriyet, adalet, medeniyet, ahlak gibi kavramları işlemiştir.
Namık Kemal'le birlikte yurt dışında çıkarılan ilk gazete olan "Hürriyet"i yayımlamıştır.
Romantizm akımından etkilenmiştir.
Eserleri:
Şiir: Eş'ar-ı Ziya
Antoloji: Harabat (Antoloji, III cilt)
Tercümeleri: Rüya'nın Encamı, Endülüs Tarihi, Engizisyon Tarihi, Emil, Tartüffe...
Hiciv: Zafername (Nazım-nesir karışık)
Makale: Şiir ve İnşa
Mektup: Veraset Mektupları
Anı: Defter-i Amal
NAMIK KEMAL (1840 – 1888)
"Vatan şairi"dir.
Şiir, eleştiri, biyografi, roman, tarih, makale gibi farklı türlerde eserler vermiştir.
"Toplum için sanat" anlayışındadır.
Eserlerinde vatan, hürriyet, özgürlük, eşitlik gibi konuları işlemiştir.
Edebiyatçı kimliği kadar fikir adamı kimliği de önemlidir.
Dilin sadeleşmesi taraftarıdır.
Şiirlerini, heyecanlı bir söylevci edasıyla yazmıştır.
Hece ile şiirler de yazmıştır; ama genellikle aruzu kullanmıştır.
Şiirlerinde hem konu hem de biçim bakımından yenilikler görülür.
Ziya Paşa'nın eski edebiyatı övdüğü "Harabat" adlı antolojisini eleştirmek amacıyla yazdığı "Tahrib-i Harabat"la ilk eleştiri kitabı örneğini vermiştir.
Namık Kemal, tiyatrolarında aşk dramları, vatanseverlik, fedakârlık, ahlak gibi konuları işlemiştir.
"Vatan Makalesi" adlı önemli bir yazısı vardır.
Tasvir-i Efkâr gazetesini Şinasi'den devralmıştır.
Ziya Paşa ile birlikte Londra'da Hürriyet gazetesini çıkarmıştır.
Mektupları vardır. Magosa'da yazdığı mektuplar Batılı anlamda anı türünün ilk örneği sayılmaktadır.
Romantizmden etkilenmiştir.
Eserleri:
Romanları: İntibah, Cezmi
Tiyatroları: Vatan yahut Silistre, Gülnihal, Kara Bela, Akif Bey, Celalettin Harzemşah
Eleştirileri: Tahrib-i Harabat, Takib-i Harabat (iki eser de Ziya Paşanın Harabat’ına karşı yazılmıştır.), İrfan Paşa’ya Mektup, Renan Müdafaanamesi
Tarih: Devr-i İstila, Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi
Biyografi: Evrak-ı Perişan (Fatih, Yavuz Sultan ve Selahattin Eyyubi'yi anlatır.)
Anı: Magosa Mektupları
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844 - 1912)
Eserlerini "halk için roman anlayışıyla" yazmıştır.
Döneminin en çok eser veren yazarıdır.
"Yazı makinesi" olarak nitelenen yazar, roman, hikâye ve tiyatro gibi birçok türde eser vermiştir.
Romanlarında halkı bilgilendirmek için akışı keserek ansiklopedik bilgiler vermiştir.
Tercüman-ı Hakikat gazetesini çıkarmıştır.
Teknik ve üslup bakımından zayıf eserler vermiştir.
Dili sade ve anlaşılırdır.
Hayatını kalemiyle kazanan ilk yazarımızdır.
Servet-i Fünun aleyhine "Dekadanlar" adlı bir yazı yazmıştır. Bu yazıyla Servet-i Fünuncu gençleri anlaşılmaz şiirler yazmakla eleştirmiştir.
Felatun Beyle Rakım Efendi romanında yanlış batılılaşmayı eleştirmiştir. Bu romandaki Felatun Bey
"Doğu"yu, Rakım Efendi "Batı"yı temsil eder.
Romantizmden etkilenmiştir.
Eserleri:
Hikâye: Kıssadan Hisse, Letaif-i Rivayat (25 cilt)
Romanları: Yeniçeriler, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Beyle Rakım Efendi, Süleyman Musli, Henüz On Yedi Yaşında, Esrar-ı Cinayat, Durdane Hanım, Dünyaya İkinci Geliş, Jön Türk, Paris'te Bir Türk...
Tiyatro: Eyvah, Çerkez Özdenler, Çengi
Gezi: Avrupa'da Bir Cevelan
Biyografi: Beşir Fuat
AHMET VEFİK PAŞA (1823 - 1891)
Devlet adamı ve yazardır.
Moliere'den yaptığı çeviri ve adaptasyonlarla tanınmıştır.
Milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının ilk temsilcilerindendir.
Tiyatro tarihimizde özel bir yeri vardır, Türk tiyatrosunun kurucusu sayılmaktadır.
Lehçe-i Osmanî adlı, Anadolu Türkçesine ait ilk sözlüğü hazırlamıştır.
Klasisizmden etkilenmiştir.
Eserleri:
Moliere'den Tiyatro Çeviri ve Uyarlamaları: İnfal-i Aşk, Zor Nikah, Zoraki Tabip, Tabib-i Aşk, Meraki, Azarya, Yorgaki Dandini, Savruk, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi
Sözlük: Lehçe-i Osmanî
Tarih: Şecere-i Türk Çevirisi (Ebulgazi Bahadır Han'ın bu önemli eserini Türkiye Türkçesi'ne çevirmiştir.)
ŞEMSETTİN SAMİ (1850 - 1904)
İlk yerli roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı yazmıştır.
Diğer önemli eserleri Kamus-ı Türkî, Kamus-ı Alam ve Orhun Kitabeleri Çevirisi'dir.
DİREKTÖR ALİ BEY (1844 - 1899)
Tiyatro alanındaki çalışmalarıyla ve özellikle Ayyar Hamza adlı uyarlamasıyla tanınır.
Diğer önemli eserleri: Kokona Yatıyor (tiyatro), Seyahat Jurnali (Batılı anlamda ilk günlüktür.)
ALİ SUAVİ (1839 - 1878)
Muhbir gazetesindeki yazılarında sade bir dil kullanarak
Tanzimat dönemindeki dilde Türkçülük hareketine öncülük etmiştir.
Milliyetçilik düşüncesinin kökleşmesine çalışmıştır.
"Hive Hanlığı" adlı eserinde milliyetçi yönü öne çıkar.
"Kamusü'l-UIum ve'l-Maarif" (Bilim ve Kültür Sözlüğü) adlı bir ansiklopedisi de vardır.
11. SINIF TÜRK EDEBİYATI- TANZİMAT EDEBİYATINDA ÖĞRETİCİ METİNLER
TANZİMAT EDEBİYATINDA ÖĞRETİCİ METİNLER
a.Tanzimat Döneminde Öğretici Metinlerin Özellikleri
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde toplumsal konular işlenmiştir.
* "Sanat, toplum içindir." anlayışıyla toplumsal konular ele alınmıştır.
* Rönesans ve aydınlanma döneminin etkisiyle birlikte Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde eşitlik, hürriyet, bilim, hukuk gibi kavramlar öne çıkar.
* Genellikle makale türünde eserler verilir. Bir öğretici metin olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi ilk makaledir.
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmakla birlikte süssüz, gösterişsiz, secisiz bir dil kullanılmıştır.
* Tanzimat dönemi edebiyatı öğretici metinlerinde Doğu Batı çatışması temada, dilde, ifade biçimlerinde kendini gösterir.
* Tanzimat döneminde halkı eğitmek ve bilgilendirmek amacıyla daha çok gazeteden yararlanılmıştır, öğretici metinler de daha çok gazetelerde yayımlanmıştır.
* Türk dili tarihi alanında çalışmalar yapılmış, sözlük çalışmaları ilk defa bilimsel bir metotla düzenlenmiştir.
* Söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka yaymak amaçlanmıştır.
* Türk edebiyatında ilk defa bu dönem eserlerinde konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri kullanılmıştır.
TANZİMAT EDEBİYATINDA ÖĞRETİCİ METİN TÜRLERİ
MAKALE: Tanzimat Dönemi’nde gazete ile birlikte edebiyatımıza girmiştir.
Mukaddime: İlk makale Tercüman-ı Ahval Mukaddimesidir. Bu makale Şinasi tarafından yazılmıştır.
Lisân-ı Osmanî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir: Edebiyatın gerçek sorunları ilk kez dile getirilmiştir. Dil sadeleştirilmelidir, somutlaştırılmalıdır. Divan edebiyatı somut gerçekliği yansıtmaz görüşünü savunmuştur.
Şiir ve İnşa: Ziya Paşa tarafından Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır. Divan şiirinin ve nesrinin eleştirisinin yapıldığın ve dilde sadeleşmeye gidilmesi ve eserlerde halkın anlayacağı bir dil kullanılması gerektiği savunulur.
ESKİ-YENİ TARTIŞMASI
(RECAİZADE MAHMUT EKREM-MUALLİM NACİ)
Servet-i Fünûn Edebiyatının doğmasından Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki eski-yeni tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
Muallim Naci Divan Edebiyatına karşı daha ılımlı davranıyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. Yeniye kendini tamamıyla kapatmamış ancak yeniye karşı hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’ın edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu.
Onun karşısında ise yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizade Mahmut Ekrem vardı. Recaizade Mahmut Ekrem ise Naci’nin şiirlerini sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
Bu tartışmada her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. Muallim Naci, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle “üstad” olarak görülen Recaizade Mahmut Ekrem ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindeki etkileri altında tutuyorlardı.
Eski edebiyat savunucularının yayın organları;
Hazine-i Fünûn, Resimli Gazete, Musavver malûmat, Musavver Fen ve Edeb, İrtika gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
Yeni edebiyat savunucularının yayın organları ise SERVET-İ FÜNÛN dergisi olmuştur. Recaizade ve Naci arasındaki eski-yeni çekişmesi Srvet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağlamıştır.
Muallim Naci Recaizade Mahmut Ekrem
“Kafiye göz içindir” -“Kafiye kulak içindir.”
Eski gelneğin (Divan şiiri) temsilcisi - Yeni edebiyatın temsilcisi
Demdeme adlı eserinde Ekrem’in - Zemzeme adlı eserinde batılı anla-
Zemzeme adlı eserindeki şiirleri eleş- yışla yazdığı şiirleri derlemiştir.
tirmiştir. Eleştiri türünün gelişimine
katkıda bulunmuştur.
Yeniye tamamıyla kendini kapatmamıştır. -Batılı anlamda şiirin edebiyatımızda gelişmesinde katkıları vardır.
ELEŞTİRİ: Eleştiri türünün sadece Tanzimat’la birlikte geldi diyemeyiz. Tanzimat öncesinde de eleştiri türü vardır. Ancak Batılı anlamdaki eleştiri Tanzimat’la birlikte gelmiştir.
Ziya Paşa Şiir ve İnşa adlı makalesinde eski edebiyatı eleştirir. Ancak daha sonraki “Harabat” adlı eserinin önsözünde “Şiir ve İnşa”daki görüşlerini reddeder.
Namık Kemal Ziya Paşa’nın “Harabat” adlı eserini eleştirmek için “Tahrib-i Harabat”ı yazar. Daha sonrasında da Takip’i yazar.
ANI:
Namık Kemal – Magosa Hatıraları
Ziya Paşa – Defter-i Amal
Muallim Naci – Ömer’in Çocukluğu
Akif paşa – Tabsıra
Bu tür daha önce de vardır ancak geri planda kalmıştır.
GEZİ YAZISI: Daha önceleri de var olan bu türde eserler verilmiştir. En önemlileri Seydi Ali Reis’in Mir’at-ül Memalik ve Evliya Çelebi’nin Sayahatname’sidir.
Bu dönemde devlet adamları ve sanatçılar yurt dışına gönderilmişlerdir. Batı’ya gönderilen bu kişiler orada gördüklerin, Avrupa şehirlerindeki gözlemlerini yazmışlardır.
Ahmet Mithat Efendi- Avrupa’da Bir Cevelan, Sayyadane Bir Cevelan
Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın bu türde yazıları vardır.
MEKTUP: Tanzimat Döneminde oldukça gelişmiştir. Sadece haber alma, hal-hatır sorma görevinin haricinde düşünce alışverişi edebi konuları değerlendirmesi tartışma görevini de üstlenmiştir.
Sürgün hayatı (Namık Kemal) elçilik görevi( A. Hamit Tarhan) gibi sebeplerle mektup yazılmıştır.
Mektup türünün ilk örneğini Akif Paşa vermiştir.
Namık Kemal –Namık Kemal’in Hususi Mektupları
Abdulhak Hamit Tarhan – Mektuplar
Ahmet Mithat Efendi- Muallim Naci – Muhaberat ve Muhaverat
Ziya Paşa- Limni ve Malta Mektupları
Namık Kemal –Recaizade Mahmut Ekrem
Ahdülhak Hamit Tarhan- Sami Paşazade Sezai
Muallim Naci- Ahmet Mithat Efendi
Muallim Naci- Beşir Fuat
Şinasi ve İlkleri:
• Batı’ya yönelen ilk kişidir.
• İlk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkardı. Tasvir-i Efkar’ı da çıkarmıştır.
• İlk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesini yazmıştır.
• Fransızca ilk şiir çevirilerini yapmıştır.
• İlk kez noktamla işaretlerini kullanmıştır.
• Sade bir dili kullanmış, halkı eğitmeyi amaçlamıştır.
• Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiyle ilk makale örneğini vermiştir.
• Gazeteciliğin gelişmesinde katkıda bulundu.
• Atasözleri üzerinde ilk incelemeyi yaptı.
• Klasisizmin etkisindedir
Eserleri:
Tercüme-i Manzume: İlk şiir çevirisidir. Racine’den Esther, Athalie, Andromaque adlı eserleri, La Fonaine, Gilbert, Fenelon, Lamartine’den çevirileri vardır.
Müntehabat-i Eş’ar: Kendi yazdığı şiirler arasında yaptığı seçmelerden oluşan kitap.
Şair Evlenmesi:İlk tiyatro eserimizdir. İlk önce iki perde şeklinde yazılmıştır. Ancak tek perde şeklinde 2. Meşrutiyet’ten sonra Selanik’te oynanmıştır.
. Durub-ı Emsal-i Osmaniye: İlk atasözleri sözlüğüdür. İlk baskıda 1500 atasözü, 300 deyim; 2. Baskı da 2,500 atasözü ve deyim verilmiştir.
Gazeteler: Tercüman-ı Ahval – 1860; Tasvir-i Efkar – 1862
a.Tanzimat Döneminde Öğretici Metinlerin Özellikleri
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde toplumsal konular işlenmiştir.
* "Sanat, toplum içindir." anlayışıyla toplumsal konular ele alınmıştır.
* Rönesans ve aydınlanma döneminin etkisiyle birlikte Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde eşitlik, hürriyet, bilim, hukuk gibi kavramlar öne çıkar.
* Genellikle makale türünde eserler verilir. Bir öğretici metin olan Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi ilk makaledir.
* Tanzimat dönemi öğretici metinlerinde Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmakla birlikte süssüz, gösterişsiz, secisiz bir dil kullanılmıştır.
* Tanzimat dönemi edebiyatı öğretici metinlerinde Doğu Batı çatışması temada, dilde, ifade biçimlerinde kendini gösterir.
* Tanzimat döneminde halkı eğitmek ve bilgilendirmek amacıyla daha çok gazeteden yararlanılmıştır, öğretici metinler de daha çok gazetelerde yayımlanmıştır.
* Türk dili tarihi alanında çalışmalar yapılmış, sözlük çalışmaları ilk defa bilimsel bir metotla düzenlenmiştir.
* Söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka yaymak amaçlanmıştır.
* Türk edebiyatında ilk defa bu dönem eserlerinde konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri kullanılmıştır.
TANZİMAT EDEBİYATINDA ÖĞRETİCİ METİN TÜRLERİ
MAKALE: Tanzimat Dönemi’nde gazete ile birlikte edebiyatımıza girmiştir.
Mukaddime: İlk makale Tercüman-ı Ahval Mukaddimesidir. Bu makale Şinasi tarafından yazılmıştır.
Lisân-ı Osmanî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir: Edebiyatın gerçek sorunları ilk kez dile getirilmiştir. Dil sadeleştirilmelidir, somutlaştırılmalıdır. Divan edebiyatı somut gerçekliği yansıtmaz görüşünü savunmuştur.
Şiir ve İnşa: Ziya Paşa tarafından Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır. Divan şiirinin ve nesrinin eleştirisinin yapıldığın ve dilde sadeleşmeye gidilmesi ve eserlerde halkın anlayacağı bir dil kullanılması gerektiği savunulur.
ESKİ-YENİ TARTIŞMASI
(RECAİZADE MAHMUT EKREM-MUALLİM NACİ)
Servet-i Fünûn Edebiyatının doğmasından Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki eski-yeni tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
Muallim Naci Divan Edebiyatına karşı daha ılımlı davranıyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. Yeniye kendini tamamıyla kapatmamış ancak yeniye karşı hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’ın edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu.
Onun karşısında ise yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizade Mahmut Ekrem vardı. Recaizade Mahmut Ekrem ise Naci’nin şiirlerini sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
Bu tartışmada her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. Muallim Naci, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle “üstad” olarak görülen Recaizade Mahmut Ekrem ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindeki etkileri altında tutuyorlardı.
Eski edebiyat savunucularının yayın organları;
Hazine-i Fünûn, Resimli Gazete, Musavver malûmat, Musavver Fen ve Edeb, İrtika gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
Yeni edebiyat savunucularının yayın organları ise SERVET-İ FÜNÛN dergisi olmuştur. Recaizade ve Naci arasındaki eski-yeni çekişmesi Srvet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağlamıştır.
Muallim Naci Recaizade Mahmut Ekrem
“Kafiye göz içindir” -“Kafiye kulak içindir.”
Eski gelneğin (Divan şiiri) temsilcisi - Yeni edebiyatın temsilcisi
Demdeme adlı eserinde Ekrem’in - Zemzeme adlı eserinde batılı anla-
Zemzeme adlı eserindeki şiirleri eleş- yışla yazdığı şiirleri derlemiştir.
tirmiştir. Eleştiri türünün gelişimine
katkıda bulunmuştur.
Yeniye tamamıyla kendini kapatmamıştır. -Batılı anlamda şiirin edebiyatımızda gelişmesinde katkıları vardır.
ELEŞTİRİ: Eleştiri türünün sadece Tanzimat’la birlikte geldi diyemeyiz. Tanzimat öncesinde de eleştiri türü vardır. Ancak Batılı anlamdaki eleştiri Tanzimat’la birlikte gelmiştir.
Ziya Paşa Şiir ve İnşa adlı makalesinde eski edebiyatı eleştirir. Ancak daha sonraki “Harabat” adlı eserinin önsözünde “Şiir ve İnşa”daki görüşlerini reddeder.
Namık Kemal Ziya Paşa’nın “Harabat” adlı eserini eleştirmek için “Tahrib-i Harabat”ı yazar. Daha sonrasında da Takip’i yazar.
ANI:
Namık Kemal – Magosa Hatıraları
Ziya Paşa – Defter-i Amal
Muallim Naci – Ömer’in Çocukluğu
Akif paşa – Tabsıra
Bu tür daha önce de vardır ancak geri planda kalmıştır.
GEZİ YAZISI: Daha önceleri de var olan bu türde eserler verilmiştir. En önemlileri Seydi Ali Reis’in Mir’at-ül Memalik ve Evliya Çelebi’nin Sayahatname’sidir.
Bu dönemde devlet adamları ve sanatçılar yurt dışına gönderilmişlerdir. Batı’ya gönderilen bu kişiler orada gördüklerin, Avrupa şehirlerindeki gözlemlerini yazmışlardır.
Ahmet Mithat Efendi- Avrupa’da Bir Cevelan, Sayyadane Bir Cevelan
Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın bu türde yazıları vardır.
MEKTUP: Tanzimat Döneminde oldukça gelişmiştir. Sadece haber alma, hal-hatır sorma görevinin haricinde düşünce alışverişi edebi konuları değerlendirmesi tartışma görevini de üstlenmiştir.
Sürgün hayatı (Namık Kemal) elçilik görevi( A. Hamit Tarhan) gibi sebeplerle mektup yazılmıştır.
Mektup türünün ilk örneğini Akif Paşa vermiştir.
Namık Kemal –Namık Kemal’in Hususi Mektupları
Abdulhak Hamit Tarhan – Mektuplar
Ahmet Mithat Efendi- Muallim Naci – Muhaberat ve Muhaverat
Ziya Paşa- Limni ve Malta Mektupları
Namık Kemal –Recaizade Mahmut Ekrem
Ahdülhak Hamit Tarhan- Sami Paşazade Sezai
Muallim Naci- Ahmet Mithat Efendi
Muallim Naci- Beşir Fuat
Şinasi ve İlkleri:
• Batı’ya yönelen ilk kişidir.
• İlk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i çıkardı. Tasvir-i Efkar’ı da çıkarmıştır.
• İlk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesini yazmıştır.
• Fransızca ilk şiir çevirilerini yapmıştır.
• İlk kez noktamla işaretlerini kullanmıştır.
• Sade bir dili kullanmış, halkı eğitmeyi amaçlamıştır.
• Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiyle ilk makale örneğini vermiştir.
• Gazeteciliğin gelişmesinde katkıda bulundu.
• Atasözleri üzerinde ilk incelemeyi yaptı.
• Klasisizmin etkisindedir
Eserleri:
Tercüme-i Manzume: İlk şiir çevirisidir. Racine’den Esther, Athalie, Andromaque adlı eserleri, La Fonaine, Gilbert, Fenelon, Lamartine’den çevirileri vardır.
Müntehabat-i Eş’ar: Kendi yazdığı şiirler arasında yaptığı seçmelerden oluşan kitap.
Şair Evlenmesi:İlk tiyatro eserimizdir. İlk önce iki perde şeklinde yazılmıştır. Ancak tek perde şeklinde 2. Meşrutiyet’ten sonra Selanik’te oynanmıştır.
. Durub-ı Emsal-i Osmaniye: İlk atasözleri sözlüğüdür. İlk baskıda 1500 atasözü, 300 deyim; 2. Baskı da 2,500 atasözü ve deyim verilmiştir.
Gazeteler: Tercüman-ı Ahval – 1860; Tasvir-i Efkar – 1862
19 Kasım 2013 Salı
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI KARMA TEST 2
1. Aşağıdaki güzel sanat dallarından biri değildir?
A) mimari B) opera C) heykel D) edebiyat E) geometri
2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir?
A) Sanat eserini öncelikli amacı fayda değildir.
b) Sanat eseri genellikle özneldir.
C) Sanat eserlerinde amaç doğruluktur.
D) Bilimsel eserler nesnel olmalıdır.
e) Sanat eseri güzellik amacı güder.
3. Aşağıdakilerden hangisi bir sanat değeri taşımaz?
A) Bir tahta parçasından yapılmış heykel
b) Bal peteğinin altıgen şekli
C) Ölüm üzerine yazılan şiir
D) Matematik konulu şarkı
E) Deniz kıyısında kumlarla yapılan resim
4. Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Edebiyat bilim dallarından etkilenir.
b) Şiir, gerçekleri doğrudan anlatır.
C) Şiirden şairin hayatıyla ilgili bilgiler çıkarabilir.
D) Şiirin ana duygusuna tema adı verilir.
E) Şiirde ahenk ölçü, kafiye ve ses tekrarıyla sağlanır.
5. Aşağıdakilerden hangisi edebiyatla ilgili değildir?
A) Kullandığı malzemenin dil olması
b) Her konuyu işleyebilmesi
C) Duygu ve düşünceleri etkili bir şekilde anlatması
D) Bir sanat dalı olması
e) Tek amacının insanı bilgilendirmek olması
6. "II. Dünya Savaşını ele alıp bir eser yazmak isteyen sanatçı" hangi bilimden faydalanır ?
A) sosyoloji B) fizik C) psikoloji D) tarih E) tıp
7. Aşağıdakilerden hangisi kurmaca metin değildir?
A) makale B) hikaye C) destan D) roman E) halk hikayesi
8. "Bir marangozun yaptığı mutfak dolabı " neden sanat eseri sayılmaz?
A) Yapı bakımından farklı özellikte olması
B) Amacın sanat yapmak olmadığından
C) Malzemelerindeki eksiklikten
D) Marangozun tam usta olmaması
E) Bir bütünlük arz etmediğinden
9. Aşağıda belirtilen özelliklerden hangisi edebî metnin özelliği olamaz?
A) Estetik duygulara hitap etmeye önem verilmemesi
b) Okuyucuda güzel duygular uyandırması
C) Yazıldıkları dönemi yansıtabilmeleri
D) Dilin zenginleşmesine faydaları
E) Yazarının üslup (anlatım) özelliğini taşıması
10. Aşağıdakilerden hangisi ahenk (ritim) ögesidir?
A) Tekrir B) Dil C) Zihniyet D) Tema E) aliterasyon
11. "Aşk konusunu işler, halk edebiyatı nazım şeklidir, genellikle hece ölçüsüyle yazılır." bahsedilen nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?
A) koşma B) gazel C) şarkı D) ilahi E) mani
12........memnun ki yerinden
........dönen yok seferinden
Şiirin kafiye çeşidi ve ( varsa) redifi aşağıdakilerden hangisidir?
A) tam kafiye / redif (-den)
b) -inden zengin kafiye
C) zengin kafiye / redif (-inden)
D) tam kafiye / redif (-inden)
E) sadece redif
13. Aşağıdakilerden hangisi divan şiiri geleneğine ait bir özelliktir?
A) Beyit yerine dörtlük kullanılması
B) Sanatlı, günümüzde zor anlaşılır bir dili olması
C) Hece ölçüsünün kullanılması
D) Yalın bir anlatımı olması
e) İslâmiyet'in kabulü öncesine dayanması
14. 1- Onu koyduk bir ocağa
Uçup gitti bir bucağa
2- Aşık ağlar canan diye
Asker ölür vatan diye
3- .....gelmişse zamandan
.....bu limandan
4- ....senindir akşamlar ....gölgen var
5- ...şaşarmış beşer ...birer ikişer
Yukarıdaki şiirlerin hangisinde veya hangilerinde redif yoktur; sadece uyak vardır?
A) 4-5 B) 2-4 C) 3 D) 1 E) 2-5
15. ahi nerede gençliğimiz
sahi ilde savruluşları başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan ahenkli gazeller
elde var hüzün
Bu şiirin teması nedir?
A) hüzün B) yalnızlık C) gençlik başıboşluğu
D) sahil özlemi E) gençlik günlerini hatırlamanın hüznü
1 E 2 C 3 B 4 B 5 E 6 D 7 A 8 B 9 A 10 E 11 A 12 D 13 B 14 A 15 E
18 Kasım 2013 Pazartesi
12 SINIF TÜRK EDEBİYATI KONU ANLATIMI
I. ÜNİTE: CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1923 – …)
II. ÜNİTE: CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Cumhuriyet Dönemindeki Öğretici Metinlerin Özellikleri ve Temsilcileri
Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatında Deneme Yazıları ve Temsilcileri
Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatında Deneme Yazıları ve Temsilcileri
Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatında Makale ve Makale Yazarları
Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatında Gezi Yazıları
III. ÜNİTE: CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER (ŞİİRLER)
Cumhuriyet Döneminde Halk Şiiri
IV. ÜNİTE: CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER
Millî Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Eserler
Toplumcu Gerçekçi Eserler
Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler
Modernizmi Esas Alan Eserler
Göstermeye Bağlı Edebî Metinler (Tiyatro Metinleri veya Drama Metinleri)
Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının Genel Özellikleri
Cumhuriyet Döneminin Diğer Sanatçıları
Türkiye Dışındaki Çağdaş Türk Edebiyatı
12.SINIF TÜRK EDEBİYATI KONU ANLATIMI-1980 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
A. 1980 SONRASI TÜRK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
* Bu dönem şairleri birlikte dergiler çıkarmışlardır.
* 1980 şairleri için ortak bir anlayıştan çok, grupların ve kişilerin ayrı ayrı şiir anlayışlarından söz edilebilir.
* Yazko Edebiyat, Üç Çiçek, Şiiratı ve Sombahar gibi dergiler bu dönemde etkilidir.
* İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiirde olduğu gibi ideolojiyi şiirlerinde öncelikli bir öğe olarak görmemişlerdir.
* Düz yazıya yaklaşan bir üslupla, anlatmaya imkan veren temaları da şiirlerinde işlemişlerdir.
* İmge anlayışlarında uzak çağrışımlara önem vermeleri bakımından İkinci Yeni’yle yakınlıkları vardır
B.1980 Sonrasının Şiirinde Öne Çıkan Anlayış
Yalnızca şiirin öne çıkarıldığı, aslolan üründür anlayışının egemen olduğu bir dönemdir 1980 sonrası şiiri. Bu dönemde şiirle yeniden yüzleşilir. İnsani duyarlılık ve evrensel deneyimler şiirin gözde değerleri olur. Hasan Bülent Kahraman’a göre: “daha içe dönük, daha durağan, daha dinlendirilmiş bir edebiyat anlayışıdır öne çıkan” Bu dönem şiiri bir iç hesaplaşmayı da birlikte getirir. İmgenin içeriği daha saydam hale gelir. Çeviri bu dönem şiirinin ana ekseni dil üzerine oturur ve her türlü deneyimin önü açılır.
Bu dönem içinde çoğunlukla özyaşam öyküsünden kaynaklanan olaylarla anlatımcı bir şiir geliştiren şairlerden birisi de Şavkar Altınel (1953)’dir. İngiliz şiirinden yaptığı çevirilerle ve kendi şiirleriyle edebiyat dergilerinde göründü. Şiirlerinde uzak ülkelere yapılan uçak yolculukları, hava akınları, II. Dünya Savaşı’nda acıklı tablolar, yabancı coğrafyalarda çekilmiş flu fotoğraflar yer alır.
1980 Kuşağı Şairleri Şiirlerinde En Çok Neyi Kurgulamışlardır?
Bu şairler yazdıkları şiirlerde geleneksel birikimin önemine vurgu yapmışlardır. En eskisinden en yenisine kadar Türk şiirine katkıda bulunmuş şairlerin eserlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini savunmuşlardır.
1980’lerde birbiriyle kimi zaman örtüşen kimi zamansa farklı yerlerde duran Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Enver Ercan, Lâle Müldür, Osman Hakan A., İhsan Deniz, Oktay Taftalı, Ahmet Erhan, Metin Celâl, Necat Çavuş, Seyhan Erözçelik, Şavkar Altınel, Salih Bolat, Metin Cengiz, Roni Margulies, Ali Günvar, Adnan Özer, Hüseyin Atlansoy, Vural Bahadır Bayrıl, Arif Ay, Sunay Akın ve dönemin sonlarında Küçük İskender, Birhan Keskin gibi isimler öne çıkanlardır.
C.Bu dönemin Şairlerine Yol Gösteren Sanatçılar
Birbirinden farklı anlayışlardaki şairlerin yol göstericileri olarak Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Behçet Necatigil, Hilmi Yavuz, Enis Batur gibi isimlerin yönlendirici etkileri vardır.
1980’ler şiiri İkinci Yeni’yi andıran bir şiirdir.
Seyhan Erözçelik (1962)’in şiirlerinde her şey bilerek konmuş bir buzlu camın ardından seyrediliyor duygusunu verir okuyuculara. Kırık dökük, sırçadan yapılmış bir dünyada kapılar sımsıkı kapatılır.
1980 sonrası şiirinde; Türk şiir birikimini yeniden ve bir bütün olarak değerlendirme çabası vardır. Farklışiir anlayışlarının aynı zaman diliminde temsilcileri bulunmaktadır. Yapı ve söyleyişe içerikten çok fazla önem vermiştir. İkinci Yeni şiirine özgü uzak çağrışımlara yeniden değer verilmiştir. Yeni imgeler peşinde koşulduğu da bir gerçektir. Bu dönemde şiir düz yazıya yaklaştırılmıştır.
80’li ve 90’lı yıllar, radyo ve televizyonda özel kanalların varlığı ile birlikte popüler kültür ortamının oluşturduğu, desteklendiği bir dönemdir. Türk ve dünya edebiyatından önemli ve değer taşıyan şiirler, bir kompozisyon hâline getirildikten sonra, dramatize edilerek tiyatro sanatçıları tarafından görsel-işitsel kültür ortamına taşınmıştır.
D.1980’li Yıllar Şiirinde Öne Çıkan Konular
1980 sonrası şiirin en önemli yanlarından birisi özellikle konu açısından irdelendiğinde şehirli kimliğinin ön planda olmasıdır.
Özellikle büyük metropollerde yaşayan kişilerin şehre ve insana yabancılaşması, gelenek ve teknoloji arasında sıkışıp kalmaları, geçmişte var olan ama kendilerini ifade edemeyen alt kültür gruplarının bir kimlikle ortaya çıkmaları en belirgin temaları oluşturmaktadır.
.
12.Sınıf Türk Edebiyatı Konu Anlatımı-Cumhuriyet Dönemi Edebi Dergilerve Özellikleri
Kültür Haftası: Peyami Safa tarafından 1936 yılında yirmi bir sayı olarak yayımlanmıştır. Sanat, bilim ve edebiyatı “kültür” odağında birleştirmeyi, sağlamlaştırmayı esas alan, kültür meseleleri üzerinde yazılara yer veren bir dergidir. Dergi özellikle de roman ve köy edebiyatı üzerine tartışmalarla döneminde etkili olmuştur. Dergide; Peyami Safa, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi imzalar görülür.
Ağaç: Necip Fazıl Kısakürek’in 1936′da on yedi sayı olarak yayımladığı dergidir. Ağaç’ta sezgici ve milli bir sanat anlayışı savunulmuştur. Dergide; Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı gibi imzalar görülür.
Çınaraltı: Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç tarafından 1941-1948 tarihleri arasında yüz altmış bir sayı olarak yayımlanmıştır. Türkçü ve milliyetçi bir dergidir. Dergide, Türk kültürü ve Türk tarihi üzerine yoğunlaşılmıştır. Çınaraltı’da Orhan Seyfi Orhan, Yusuf Ziya Ortaç, Halide Nusret Zorlutuna, Nihai Atsız, Peyami Safa, Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Zeki Ömer Defne, Tarık Buğra gibi imzalar, eserlerini yayımlamışlardır.
Varlık: Yaşar Nabi Nayır tarafından 1933′te Ankara’da yayımlanmaya başlayan dergi, 1946′dan itibaren İstanbul’da yayımlanmaktadır. Türk edebiyatının en uzun soluklu dergisi olan Varlık, kendi çizgisinden ödün vermeden farklı dönemlerde farklı akımlara ve anlayışlara ev sahipliği yapmıştır. Garip anlayışına uygun ilk örneklere ve köy edebiyatı ürünlerine sayfalarında yer vermiştir. Dergi, halen yayımlanmaya devam etmektedir. Dergide; Abdülhak Şinasi Hisar, Attila ilhan, Behçet Necatigil, Cahit Sıtkı Tarancı, Cevdet Kudret, Ceyhun Atuf Kansu, Necati Cumalı, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Sabahattin Kudret Aksal, Sait Faik, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi birçok yazar ve şairin ürünlerine yer verilmiştir.
Büyük Doğu: Necip Fazıl Kısakürek tarafından ilk sayısı 1943′te yayımlanan dergidir. Büyük Doğu, kimi zaman bir dergi kimi zaman da bir gazete özelliği gösterir. Büyük Doğu, 1943 – 1978 arasında, çeşitli kesintilerle de olsa, yayın hayatını sürdürmüştür. Büyük Doğu; siyasi, edebi, fikri, aktüel vb. içeriklidir. Dönem dönem derginin siyasi ya da edebi yönü ağırlık kazanmıştır.
Markopaşa: 1946 yılında Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz tarafından halkçı, toplumcu gerçekçi bir anlayışla çıkarılan siyaset, mizah, hiciv dergisidir. Sürekli yasaklanan dergi; Markopaşa, Merhumpaşa, Malümpaşa, Alibaba, Yedi Sekiz Paşa, Hür Markopaşa gibi birçok adla yayın hayatını sürdürmüştür. Derginin yayın hayatı 1950′de sona ermiştir.
Hisar: İlk sayısı 1950′de yayımlanan dergi iki ayrı dönemde yayın hayatını sürdürmüştür: 1950 – 1957 arasında yetmiş beş sayı, 1964 – 1980 arası iki yüz iki sayı yayımlanmıştır. Türk edebiyatında uzun soluklu ve önemli bir dergi olan Hisar’da şiir başta olmak üzere pek çok edebi türle ilgili yazılar yer almıştır. Resim, müzik, sinema yazılarının da yer aldığı dergi, kendi çevresinde oluşturduğu Hisar topluluğuyla önem kazanmıştır. Hisarcıların en önemli sanat ilkesi “milli’” olanla “yeni”yi bir araya getirmek olmuştur. Gelenekten ayrılmayan bağımsız bir sanat anlayışını savunan Hisarcılar, Batı’nın taklit edilmesine karşıdırlar. Dergide; Mehmet Çınarlı, Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Turgut Özakman, Mustafa Necati Karaer, Gültekin Samanoğlu, Nevzat Yalçın, Mehmet Kaplan gibi yazar ve şairler eserler yayımlamışlardır.
Yaprak: Orhan Veli tarafından 1 Ocak 1949 tarihinden itibaren on beş günde bir yayımlanan dergidir. Dergi, 15 Haziran 1950′ye kadar yayımlanmıştır. Orhan Veli’nin ölümünün ardından arkadaşları tarafından Son Yaprak adlı özel bir sayı yayımlanmıştır. Dergide ağırlıklı olarak Garip anlayışına uygun ürünler yayımlanmıştır. Yaprak’ta; Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi isimlerin ürünleri yer almıştır.
Pazar Postası: 1951′de yayımlanmaya başlayan derginin yazı işleri müdürü, bu dergide yazdığı bir yazıyla İkinci Yeni’nin isim babası olan Muzaffer İlhan Erdost’tur. Pazar Postası haftalık, siyasi bir gazetedir; fakat gazetenin Sanat-Edebiyat eki edebi dergi niteliği taşır. Dergi, özellikle İkinci Yeni hareketine bağlı şairlerin bu dergide yazmasıyla ünlenmiştir. Dergi, aynı zamanda Garip şiirine karşı bir tutum içindedir ve özellikle şiir eleştirileriyle dikkat çeker. Dergide A.Turgut (Turgut Uyar), Behçet Necatigil, Can Yücel, Fethi Naci, Oktay Akbal, Salah Birsel, Sezai Karakoç gibi imzalar görülür.
Türk Dili: Ankara’da 1951 yılında, Türk Dil Kurumu’nun aylık yayını olarak çıkmaya başlayan dergi Türk dilinin ve edebiyatının en uzun soluklu dergilerinden biridir. Türk Dili dergisi, sadece dil konusunda yazılan makalelerin, yazıların, incelemelerin yayımlandığı bir dergi değil, bütün edebi türlere ait yazıların ve incelemelerin yer aldığı bir dergi olmuştur. Derginin dile ve edebiyata katkısı, derginin çıkardığı özel sayılar ve verdiği ödüllerle daha da artmıştır. Türk Dili dergisinde Doğan Hızlan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Orhan Hançerlioğlu, Peyami Safa, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel, Suut Kemal Yetkin gibi birçok imza yer almıştır.
Mavi: 1952′de Ankara’da yayımlanmaya başlamıştır. Mavi dergisi çıkış amacını derginin ilk sayısında açıklamış ve sayfalarının ulusal sanatı eserlerinde yansıtan sanatçılara açık olduğunu belirtmiştir. Mavi dergisinde, yirmi birinci sayısından itibaren yazmaya başlasa da, Mavi topluluğu denilince akla gelen ilk isim Attila İlhan olmuştur. Attila İlhan, toplumcu gerçekçi sanatın ne olduğunu anlattığı yazılarıyla derginin yönünü toplumcu bir edebiyata çevirmiştir. Dergide; Attila İlhan, Ahmet Oktay, Özdemir Nutku, Ülkü Arman, Ferit Edgü, Orhan Duru, Demir Özlü gibi imzaların eserleri yayımlanmıştır.
Papirüs: Cemal Süreya’nın çıkardığı dergidir. Dergi ilk olarak 1960′ta yayımlanmıştır. Dergi, yayın hayatına aralıklarla devam etmiştir. Cemal Süreya’nın imzasız başyazılarıyla dikkat çeken dergide, özellikle şiirler ve şiir üzerine yazılan yazılar yayımlanmıştır. Papirüs’te Can Yücel Cemal Süreya, Mehmet H. Doğan, Turgut Uyar, Ülkü Tamer gibi imzalar öne çıkmıştır.
Halkın Dostları: İlk sayısı 1970′te Aylık Devrimci Sanat ve Kültür Dergisi alt başlığıyla İstanbul’da yayımlanmıştır. Üçüncü sayıdan sonra dergi merkezi Ankara’ya taşınmıştır. Dergiyi Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel çıkarmışlardır. Dergiye Süreyya Berfe, Özkan Mert, Asım Bezirci, Nihat Behram gibi imzalar da katkıda bulunmuşlardır.
Şiiratı: İlk sayısı Vural Bahadır Bayrıl, Osman Hakan, Orhan Alkaya ve Seyhan Erözçelik tarafından 1986 yılında yayımlanmıştır. Şiiratı, 1994′e kadar 7 sayı yayımlanmıştır. Dergi 2004′te tekrar yayımlanmaya başlanmıştır. Şiiratı dergisi 1980 sonrası şiirin önemli toplanma yerlerinden biri olmuştur. Dergide Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Vural Bahadır Bayrıl, Osman Hakan, Lale Müldür, Orhan Alkaya ve Seyhan Erözçelik gibi imzaların ürünleri yayımlanmıştır.
alıntıdır.
16 Kasım 2013 Cumartesi
9.Sınıf Türk Edebiyatı Karma Test
1. Manzume ile şiir arasındaki farkı en belirgin olarak veren seçenek aşağıdakilerden hangisidir?
A. Belli bir temada yazılması
B. Ahenk unsurlarının bulunması
C. Bir olay örgüsünün verilmesi
D. Şiir gerçekliğinin bulunması
E. Epik bir anlatım olması
2. Aşağıdakilerden hangisi manzume için söylenemez?
A. Bir olayı başlangıcından sonucuna kadar verir.
B. Bireysel duygular ve bu duyguların yarattığı çağrışımlar anlatılır.
C. Betimlemeler ve ruh tahlilleri bulunur.
D. Öğrenilen geçmiş zaman kullanılır.
E. Bir olay anlatılır ya da göz önünde canlandırılır.
3. Aşağıdakilerden hangisi bir şiirin dilinde genellikle bulunmaz?
A. Söz sanatı
B. İmge
C. Terim
D. Mecaz
E. Yan anlam
4. Aşağıdakilerin hangisi şiir dilindeki “çağrışım” kelimesini açıklayan bir ifadedir?
A. Şiirde kelimelerin tekrarından doğan ahenk
B. Şiirde kelimelerin kendi anlamları dışında kullanılarak kazandıkları anlam değeri
C. Şiirde kelimelerin yeni bir durumu ve görünümü anlatması
D. Şiirde insan hayalinin kelimelerle anlatılması
E. Şiirde farklı anlamlara gelen kelimelerin kullanılması
5. Aşağıdakilerden hangisi şiirin yapısıyla ilgili bir terimdir?
A. Ölçü
B. Tema
C. Kafiye
D. Aliterasyon
E. Nazım şekli
6. Bir manzume ile şiiri birbirinden ayıran en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A. Ölçülü olması
B. Olay örgüsünün olması
C. Yan anlamlı kelimeler olması
D. Kafiyeli olması
E. Gerçek bir olaydan esinlenilmiş olması
7. “Eylül!.. Henüz renk ve güzel kokular bitmiş fakat baharın bol renkleri hissedilmez şekilde kaybolmuştu. Bu kayboluşta geri gelmek ister bir eda vardı amma bu hoş, acı, hırçın bir eda ve buna rağmen baharın rengi soluverdi. Artık uyanmış, tabiatın ruhunu görüyordu; yaprakların nasıl sararmış, birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş olduğunu görüyor ve şimdi, hava ne kadar güzel olsa, ne kadar çekici, bu renk ve güzel kokuların, ne kadar vefasız, ne kadar ele avuca sığmaz, elde iken kıymeti bilinmemiş, öylece harcanmış bir hazine olduğunu acı acı görüyordu. İşte artık ne bir çiçek kalmıştı ne de güzel bir koku… Artık tahammül de kalmamıştı. Hepsi çürümüştü… Evvelden yağsa umursamazlardı. Yağmurdan sonra yeni bir hayat, yeni bir tazelik gelirdi. Şimdi ise… İşte yağmur, işte kış her şeyi çürütüyordu. Her şeyi…”
Mehmet Rauf’un “Eylül” romanından alınan paragrafta, yazar edebî eseri oluştururken aşağıdaki bilim dallarının hangisinden yararlanmıştır?
A. Sosyoloj
i B. Antropoloji
C. Psikoloji
D. Tarih
E. Kimya
8. Aynı dili konuşan insan toplulukları aşağıdaki özelliklerden hangisini göstermez?
A. Ortak kültür değerlerini korur.
B. Ortak bir edebiyat zevki oluşturur.
C. Farklı coğrafyalarda lehçe farklılıkları oluşturur.
D. Dilin etimolojik yapısını inceler.
E. Ortak bir tarih oluşturur.
9. Aşağıdakilerden hangisi şiir dili incelenirken aranılacak özellik değildir?
A. Yan anlam
B. Yapı özelliği
C. Söz sanatları
D. İmge
E. Mecaz anlam
10. Şiir gerçekliğini yorumlarken aşağıdakilerden hangisi önemli değildir?
A. Okuyucunun şaire olan sempatisi
B. Şairin gerçek hayatı nasıl yorumlayıp verdiği
C. Okuyucunun şiirden ne anladığı
D. Şiirdeki dizelerin anlamının bulunması
E. Her dönemin kendine özgü şiir gerçekliği olduğu
11 . Aşağıdakilerden hangisi şiir geleneğiyle ilişkilidir?
A. Şairin dünya görüşünü şiirine yansıtması
B. Şairin beyitlerle yazmayı tercih etmesi
C. Şairin “Herkesle dost yaşamalıyız.” temasını vermeye çalışması
D. Şairin, kendinden önce yazılan şiirlerin yapısını şiirinde kullanması
E. Şairin yabancı kökenli kelimelerle yazıyor olması
12. Aşağıdaki cümlelerden hangisi şiir geleneği açısından incelendiğinde yanlıştır?
A. Her şiirde geçmişten izler vardır.
B. Her dilin kendine ait bir şiir geleneği vardır.
C. Şiir geleneğine bağlı olarak şiir yazmaya çalışmak sanatsal söyleyişi engeller.
D. Şairin yetiştiği kültürel ortam şiire farklı bir söyleyiş kazandırabilir.
E. Şiir incelenirken farklı şiir geleneklerinin varlığı unutulmamalıdır.
1:C 2. C 3. C 4. B 5.E 6.B 7.C 8.C 9. B 10 A 11. D 12. C
13 Kasım 2013 Çarşamba
10. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Kitabı Cevapları- _EKOYAY- ÖlçmeDeğerlendirme Soruları sayfa 64
SAYFA 64 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A) Aşağıdaki cümlelerin sonuna yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
• Metinlerde işlenen tema sınırlandırılarak ve somutlaştırılarak konu hâline getirilir. ( D )
• Tema; bağlam, kişi, zaman, ifade ve anlatım biçimiyle sınırlandırıldığında somutlaşır. ( D)
• Konu sınırlaması yapılmadan planlı bir metin oluşturulamaz. ( D)
• Tema, iletişim öğelerinin sunduğu imkânlara göre de sınırlandırılır.( D)
B) Aşağıdaki çoktan seçmeli sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz.
1. Sanatta kelimenin tam anlamıyla yeni bir şey yoktur. Hiçbir sanatçı kendinden önce var olmayan bir sanat yaratamamış. Hiçbir güzelliği yoktan var etmemiştir. Doğada olduğu gibi sanatta da hiçbir şey kaybolmaz ve hiçbir şey yoktan yaratılmaz. Sanatta buluş bir yenileştirme, bir değişmedir. Sanatların tarihinde görüyoruz ki her sanat bir yandan kendi geçmişine, öte yandan başka sanatlara bağlıdır. Başka türlü söylemek gerekirse biri derinliğine, öteki genişliğine iki ilişki zincirinin ortasındadır. Sanatta yenileşme dediğimiz şey ya geçmişin bugüne karışmasıyla ya bir sanatın öbür sanatlarla ilişkiye girmesiyle oluyor.
Bu metinde üzerinde durulan konu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatın yararları
B) Sanatın gelişimi
C) Sanat ve gerçeklik
D) Sanat ve estetik
E) Sanat ve gelenek
2. Aşağıdaki konulardan hangisi sınırlandırılmamıştır?
A) Yaparak öğrenmenin önemi
B) İlk öğretmenim
C) En sevdiğim ders
D) Eğitim
E) Eğitimci Atatürk
3.
I. Bir elin nesi var iki elin sesi var.
II. Yalnız taş duvar olmaz.
Yukarıdaki atasözlerinin konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dayanışma
B) Çokluk
C) İlişki
D) Ortaklık
E) Kalabalık
C) Aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1. Anlatımda konunun niçin sınırlandırıldığını açıklayınız.
Anlatımda konunu sınırlandırılmasının amacı verilmek istenen mesajın daha iyi anlatılabilmesi konunun daha açık bir ve özlü bir şekilde oraya konulması içindir.
2. Tiyatro……………>Türk Tiyatrosu…………..>Meddah
2. Tiyatro konusunu genelden özele doğru üç basamakta sınırlandırınız.
Tiyatro -……> Türk tiyatrosu -....> Tanzimat döneminde tiyatro
3. Kimler şiir yazmıyor ki: Aşk gençliğinden en geçkin yaş sınırında bekleyenlere kadar. Yazın, ölçü, uyak, nazım birimi, nazım şekli, kompozisyon aramaksızın. Neredeyse şöyle demek zorundayım: Nazım bitti, şiir dolu. Her gönlün değer yitirmez aslanı bu. Oysa her şiirin bir işçiliği vardır. Ustanın çekici bin altın. Benim inandığım doğru ise herkesin başkasından önce eserini vazgeçemeyecek biçimde kendisine beğendirme görevidir.
Yukarıdaki paragrafın konusu nedir?
3.Herkesin şiir yazabileceği, ancak gerçek şiirin usta şairler tarafından yazılabileceği
11 Kasım 2013 Pazartesi
11. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları- Yıldırım Yayınları-sayfa 49- 50. Ölçme Değerlendirme Soruları
( D ) Tanzimat şairleri, Batı’daki bireyci anlayışı Türk edebiyatına kazandırmışlardır.
( D ) Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa eserlerinde “Sanat toplum içindir.” anlayışını ortaya koymuşlardır.
( Y ) Tanzimat şiirinde, divan şiirinden farklı olarak hece ölçüsü esas alınmıştır.
( D ) Tanzimat şiirinde, kasidenin yazılma amacı değişmiştir.
( D ) Tanzimat şiirinde, divan şiiri nazım şekilleri kullanılmamıştır.
Değerlendirme
— 50 —
• Şinasi’nin Şair Evlenmesi ile Namık Kemal’in Zavallı Çocuk adlı tiyatro eserlerini, Türk edebiyatında ilk edebî roman olarak bilinen Namık Kemal’in İntibah adlı romanını okumayı unutmayınız.
Okuma
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz.
• Tanzimat şiirinde, divan şiirindeki parça güzelliği yerine ...bütün …. güzelliği hâkimdir.
• Tanzimat şiirinde, kasidenin . ….nesip, fahriye, taç, dua bölümlerinde ........ değişiklik yapılmıştır.
• Tanzimat şiiri, …….Klasizm….. ve ...romantizm..... akımları ile Batı düşünce sinin etkisi altında
gelişmiştir.
• Tanzimat şiirinde, divan şiirinden farklı olarak hak, adalet, ..eşitlik, hürriyet, kanun, akıl .konuları işlenmiştir.
3. Divan edebiyatı ile Tanzimat edebiyatına ait aşağıdaki yargıların hangisinde yanlışlık vardır?
A) Divan edebiyatında bireye, Tanzimat edebiyatında ise topluma hitap eden bir sanat anlayış gelişmiştir.
B) Divan edebiyatında aruz ölçüsü Tanzimat Döneminde hece ölçüsü kullanılmıştır.
C) Her iki dönemde de divan edebiyatı nazım şekilleri kullanılmakla birlikte Tanzimat şiirinde kasidenin yapısı değiştirilmiştir.
D) Tanzimat edebiyatı sanatçıları, divan edebiyatının süslü ve sanatlı dil anlayışını eleştirmiş ancak uygulamada fazla bir değişiklik gösterememişlerdir.
E) Divan edebiyatının aksine, Tanzimat edebiyatında bir takım mazmunlar (kalıplaşmış sözler) ağırlık taşımaz.
4. Tanzimat şiiriyle birlikte şiirimizde ortaya çıkan değişimin temel nedenleri ile ilgili görüşlerinizi açıklayınız.
Aydınlarımız Batıdaki Reform ve Rönesans hareketleri ile ortaya çıkan gelişmelerden ve aydınlanmadan etkilenmiş, bu değişim ve etkileşim edebiyatımızı da etkisi altına almıştır. Bunun sonucu olarak Batı edebiyatından edebiyatımıza birçok yeni edebi tür de girmiştir.
2 Kasım 2013 Cumartesi
11. Sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları- Yıldırım Yayınları- Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir) terkib- bent sayfa 42- 50
1. Okuduğunuz şiirin yapı özelliklerini belirleyerek;
yapı özellikleri:
nazım birimi: üst birim : bent, alt birim : beyit
Kafiye düzeni: aa,ba,ca,da,ea,fa...hh
Ölçü: aruz ölçüsü
a. Birimlerini ve birimlerinde anlatılanları,
birinci birim: yakınlarını, çevresini kayırma anlayışının ortaya çıkmasından bahsediliyor.
ikinci birim: Yalancılığın yaygınlaşmasından bahsediyor.
üçüncü birim:Dedi kodu ve gıybetin yaygınlaşmasından bunu normal görülmesinden
dördüncü birim: Doru olanların itibar görmeyip devlet malını yiyenlerin iti,barlı olarak görülmesinden
beşinci birim: Doğru söyleyenin değil hainlerin itibar itibar görmesinden
altıncı birim: acizin elindekini alıp haksıza destek olunmasından
yedinci birim: dinin devletin gerilemesine sepep olduğu anlayışının ortaya çıkmasından
sekizinci birim: Milliliğin unutulup Batıcılığın benimsenmesinden
dokuzuncıu birim: Bütün bunların bize hiçbir şey kazandırmadığından bahsedilmiş.
b. Birimlerdea latılanlardan hareketle temayı,
Tema: Toplumun batıya uyma nedeniyle ahlaki değerlerinin bozulduğu
c. Birimlerin bir tema etrafında nasıl bir leştiğini,
Her birim temanın ayrı bir yanını ortaya koyarak ana temayı oluşturmuştur. daha doğrusu tema birimlerde ifade edilen düşünceelerin birleşimidir.
ç. Birimlerin metnin tamamı içindeki işlevlerini tartışınız. Elde ettiğiniz sonuçları defterinize yazınız.
Şiirde metni oluşturan her birim temanın ayrı bir yanını oluşturur. tema yan düşünceler vasıtasıyla metin içine yerleştirilir. sanat metinlerinde tema direk verilmez. sezdirme yoluyla okuyucuya ulaşır.
2. Şiirin temasının dönemin gerçekliği ile ilişkisi: her şiir döneminde yaşanan gerçeklikten etkilenir ve izler taşır. Bu şiirde Tanzimat döneminin sosyal hayatından izler taşımaktadır. bu dönemde Avrupa hayranlığı ve bunu yanlış yorumlanması sonucu devlet yapısı ve sosyal hayat yanlış etkilenmiş bilim ve teknik alınmalı düşüncesi pek hayat bulmayıp bunu yerine Batını yaşam biçimi ve kültürü taklit edilmiş. fakat burada da gerçek kültür değil batılıların da şikayet ettiği düşük yaşam biçimi taklit edilmiştir.
bireyin hak ve özgürlüğünün önünde din bir engel olarak görülmüş. bireyin haklarını savunalım derken devletin yapısı bozulmuş. devlet zaafa uğratılmıştır.
3. Aşağıda geçen beyitlerdeki söz sanatları:
Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü g her yağsa semâdan
Er bab-ı ke mâ li çekemez nâkıs olanlar
Ren cî de olur dî de-yi huf fâş Zi yâ’dan
Yağmur inci ve mercana benzetilmiş. teşbih sanatı var.
noksan ve kemal sözcükleri aarsında tezat var. yine kendini yetiştirememiş kişiler gözleri ışıktan rahatsız olan yarasya benzetilmiş. istiare santı var. alim ise bir ışığa benzetimliş. fakat alim söylenmemiş açık istiare var.
4. kanun devlet hak. adalet, bilim, dinin ilerlemeye engel olması( pozitivim anlayışı)
Bu ifeda ve kavramlar dönemin zihniyeti ile ilişkilidir. bu şiir Yenileşme dönemininde yaşananları eleştiriyor.
5. şiide ahengi sağlayan unsurlar:
kafiye düzeni: aa, ba,ca,da......hh
Ölçü: aruz ölçüsü.
kafiye/ redif: - siâyet- yeni çıktı yeni çıktı redif, yet'ler zengin kafiye
- dirâyet- yeni çıktı
- hamiyyet - yeni çıktı
asonans: a,i
aliterasypn: y,t, d,m
6. şiir yazıldığı dönemin sant anlayışını yansıtmaktadır. Dil Arapça ve Farsça sözcük ve dil kaideleri ile doludur. sanatlı bir anlatım vardır. buna rağmen dil o gün diavan edebiyatında kullanılan dile göre daha sadedir.
7. Şiir dönemin sanat anlayışınını yansıtmaktadır. Tanzimat şiiri şekil olarak eskiye bağlı kalırken içerik olarak batıdan alınan temalar işlenmiştir. bu şiirde de tema divan şiirinde işlenen temadan farklıdır.
8. ETKİNLİK
Divan şiirinden alına örnekle Ziya paşanın terkib- benti şekil bakımından benzerlik göstermektedir. fakat içerik bakımından farklıdır. ölçü her iki şiirde de aruz ölçüsüdür. her iki şiirde de beyit nazım birimi ve aynı kafiye düzeni kullanılmıştır. farklşı olarak temalar dikkat çekmektedir.
8. Ziya Paşa'nın terkib-i benti ile Tanzimat şiiri arasında hem şekil hem de içerik bakımından benzerlik vardır. tema olarak sosyal bir sorun işlenmiş. biçim olarak divan edebiyatı nazım şekli kullanılmıştır.
9. Terkib-i bentten hissedilenler: dönemin sosyal yaşantısının bozulduğunu toplumun değerlerinin ters yüz olduğunu görüyoruz. bu da bize Osmanlı devletinin nasıl yıkıldığı hakkında bize fikir veriyor.
10. Şiir Tanzimat dönemi şiir anlayışını özelliklerini yansıtmaktadır.
( D ) Tanzimat şairleri, Batı’daki bireyci anlayışı Türk edebiyatına kazandırmışlardır.
( D ) Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa eserlerinde “Sanat toplum içindir.” anlayışını ortaya koymuşlardır.
( Y ) Tanzimat şiirinde, divan şiirinden farklı olarak hece ölçüsü esas alınmıştır.
( D ) Tanzimat şiirinde, kasidenin yazılma amacı değişmiştir.
( D ) Tanzimat şiirinde, divan şiiri nazım şekilleri kullanılmamıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)