google-site-verification: google27861c25bb5e371d.html

Bu Blogda Ara

26 Kasım 2012 Pazartesi

GAZEL NAZIM ŞEKLİ

 
Gazel divan edebiyatının en yaygın kullanılan nazım biçimidir. Önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegaüzzül adı verilen bir bölümü iken sonra ayrı bir biçim halinde gelişmiştir. Gazelin beyit sayısı 5-15 arasında değişir. Daha fazla beyitten olaşan gazellere müyezzel ya da mutavvel gazel denilir. Gazelin ilk beyti matla, son beyti ise makta adını alır. Matla beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır (musarra). Sonraki beyitlerin ilk dizeleri serbest ikinci dizeleri ilk beyitle uyaklı olur.


Birden fazla musarra beytin bulunduğu gazel zü’l-metali, her beyti musarra olan gazel ise müselsel gazel adıyla bilinir. İlk beyitten sonraki beyte “hüsn-i matla” (ilk beyitten güzel olması gerekir), son beyitten öncekine “hüsn-ü makta” (son beyitten güzel olması gerekir) denir.


Gazelin en güzel beyti ise beytü’l-gazel ya da şah beyit adıyla anılır. Bunun yeri ya da sırası önemli değildir. Bazı gazellerin matlasını oluşturan dizelerden birinci ya da ikincisinin matlasının ikinci dizesi olarak yenilenmesine “redd’i-matla” denir. Şair mahlasını (şairin takma adı, ya da tanındığı ad) maktada ya da “hüsn-ü makta”da söyler. Bu durumda beyit ikinci bir adla mahlas beyti ya da mahlashane olarak anılır. Şairin mahlasını tevriyeli kullanmasına hüsn-ü tahallüs denir.

Dize ortalarında uyak bulunan gazele musammat, sonu getirilmemiş ya da beyit sayısı 5’in altında bulunan gazellere de “natamam” gazel denir.

Başka şairlerin birkaç dize ekleyerek bend biçimine dönüştürdüğü gazellere “tahmis” , “terbi” adı verilir.

Bütün beyitlerinde aynı düşüncenin ele alındığı gazeller “yek ahenk gazel” denir

Her beyti öncekinden ustalıklı biçimde söylenmiş gazeller de “yek avaz gazel” olarak adlandırılır.

Gazeller konularına göre de çeşitli isimlerle tanımlanır.

Aşka ilişkin acı, mutluluk gibi içli duyguların dile getirildiği gazeller “aşıkane”,

içki, yaşama boş verme, yaşamdan zevk alma gibi konularda yazılanlara “rindane”  denir.

Aşıkane gazellere en iyi örnek Fuzûlî’nin gazelleri, rindane gazellere en iyi örnek ise Bâkî’nin gazelleridir.

Kadını, içkiyi ve ten zevklerini konu edinen gazeller ise, örneğin Nedîm’in gazelleri, “şuhane”, öğretici nitelikli gazellere, örneğin Nâbî’nin gazelleri, hakimane gazel denir.

Ayrıca felsefi konularda yazılmış gazeller de vardır. Gazeller eskiden bestelenerek okunurdu. Özelikle bestelenmek için yazılmış gazeller de vardır.

Gazelleri makamla okuyan kişilere “gazelhan”, gazel yazan usta şairlere ise “gazelsera” adı verilir.


 Gazel Nazım Şeklinin Özellikleri

1- Beyit sayısı 5 ile 15 arasında değişir. ama genelde bu sayı 5, 7, 9 beyittir.

2- İlk beyit kendi arasında kafiyelidir. Gazelin kafiye düzeni (örgüsü) şöyledir; aa, ba, ca, da, ea, fa

3- Gazelin ilk beytine matla(doğuş yeri) denir.

Not: Gazelde yalnızca bir beyit kendi arasında “aa” şeklinde kafiyelidir

4- Gazelin son beytine makta (bitiş, kesiliş yeri) denir.

5- Şairin isminin geçtiği beyte taç beyit denir.

6- Gazelin en güzel beytine beytü’l-gazel denir. Bu beyte Şah beyit de denir

7- Gazelde genelde anlam bütünlüğü aranmaz, anlam beyitte tamamlanır.

8- Bir gazelin bütününde aynı konu işleniyorsa, böyle gazellere yek-ahenk gazel denir.

9- Bütün bir şiirin aynı söyleyiş güzelliğine sahip olduğu gazellere yek-âvâz gazel denir.

10- Divan edebiyatı şairleri bütün maharetlerini gazelde ortaya koyarlar. Büyük şair olmanın en büyük ölçütü gazellerdir.

11- Gazelde konu aşk, şarap, güzellik ve aşkın ıstırabıdır.

12- Bazı gazellerin matladan sonra gelen beyitlerinde mısralar ortalarından bölünebilir. Bu durumda gazele iç kafiye hakimdir. Böyle gazellere musammat gazel denir.

13- Aruz ölçüsüyle yazılır.

14- Fuzûlî, Bâkî, Nedim, Şeyh Galip, Taşlıcalı Yahya Bey vb. gazelin önemli isimleridir.

  Not: Çağdaş edebiyatımızda Yahya Kemâl gazel nazım şeklini yeni bir anlayışla denemiştir.

22 Kasım 2012 Perşembe

12. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları- Mendil Altında Kınalıada'da Bir Ev Griot Baba--sayfa 50-70 arası


3.METİN  MENDİL ALTINDA
1.a.  Hikayede anlatıcı yazardır. 3.tekil şahıs anlatım kullanılmış. Anlatıcı olayı gözlemliyor, gizli bir gölge gibi takip ediyor, sonra kafasının içine girip düşüncelerini okuyor.
  b. Hikayede hakim(ilahi) anlatıcı bakış açısı kullanılmış. Bu tür anlatımda anlatıcı kahramanın bütün davranışlarını, olayın öncesini ve sonrasını bilir, hatta kahramanın aklından geçenleri  de okur.
2.
*  Mendil Altında adlı hikayenin teması: Bir memurun mebusluk düşü.
* Mendil Altında adlı hikayenin olay örgüsü:
-  Bir sicil müdürünün yemekten sonra mindere uzanıp uyumak istemesi,
-  Karasineklerden korunmak için cebinden çıkardığı keten mendili yüzüne örtmesi,
 - Mendilin altında çocukların okul taksitleri, karısının para için sızlanması,
- İşinden atılan bir memurun durumu,
-  Amirleriyle olan ilişkileri, milletvekili seçilme hayali gibi düşüncelerle boğuşması,
 - Mendil altında uyumanın mümkün olmadığını anlayınca da uzandığı yerden kalkıp hizmetçiden kahve istemesi

* Mendil Altında adlı hikayede mekan  bir devlet dairesidir. Olay dairede bir minderin üzerinde yüzüne mendil örten bir sicil amirinin hayal kurması üzerine kuruludur.
* Mendil Altında adlı hikayedeki kişiler: Cavit bey, Müsteşar, Meryem, Cavit Beyin karısı, bir memur,muavin
* Hikayede devlet dairesinde görev yapan bir sicil amirinin ağusos  ayında bir öğle vakti biraz uyumak istemesi ve yüzüne örttüğü mendilin altında kurduğu mebusluk hayali anlatılıyor. Burada kişi meknan ve olay parçaları birbirini bütünleyen bir yapıda kurgulanmış. Mekan ve kişiler olay örgüsü ile bütünlük oluşturuyor.
*13. Etkinlik
b. Cumhuriyet dönemi hikayelerinde işlenen konular:
Cumhuriyet dönemi edebiyatı Türkiye'nin gerçeklerine gittikçe genişleyen ölçüde eğildi. Yurdun bütün bölgelerinde kentlerdeki, köylerdeki yaşamı ve insan ilişkilerini, yurtdışına göçen işçileri ele aldı. Her sınıftan, her yaşam biçiminden gelen kahramanları canlandırdı. Onları kuşatan toplumsal bozuklukların giderilmesi için öneriler getirildi.
Devlet dairelerindeki bozukluklar, siyasi yapının eleştirilmesi , toplum yaşayışımızdaki aksaklıklar, Günlük yaşamı dile getiren  öykülerinin yanı sıra, kadınları ilgilendiren sorunlara, ekonomideki tutarsızlıkların aile yaşayışını etkileyişi, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun durumu; Anadolu'ya giden memurların yaptıkları yolsuzluklara, Yeni Kurulan Türkiye'nin koşullarına uyum sağlama gibi konular işlenmiştir.
b. Mendil altında adlı hikayenin konusu Cumhuriyet dönemi hikayelerinde işlenen konulardan biridir.
Devlet dairelerindeki işleyişi eleştiren bir konu işlenmiş.
3.a.  Cavit Bey: Bir airede sicil amiridir. Mebus olma hayali kurar. Para sıkıntısı çekmektedir.
        Müsteşar: Duygusuz, umursamaz bir tiptir. Cavirt Beyin Amiridir.
       Meryem: Cavit Beyin oda hizmetçisidir.
    Bir Memur: işten atılan biridir. Belirgin bir özelliği yok. Cavit Beyin Kafada kurguladığı birisi.
b. Bu kişilere günlük hayatta rastlanabilir. Kişiler gerçekçidir.
14. etkinlik
a. Durum öyküsü
Bu tarz öykülere “modern öykü” de denir.
Her hikâye olaya dayanmaz.
Bu tür öykülerde merak öğesi ikinci plandadır.
Yazar, bu öykülerde okuyucuyu sarsan, çarpan, heyecana getiren bir anlatım sergilemez. Onun yerine günlük hayattan bir kesit sunar veya bir insanlık durumunu anlatır.
Bu öykülerde kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plana çıkar.
Durum öyküsü ünlü Rus edebiyatçı Anton Çehov tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Çehov tarzı öykü” de denir.  
Bu tarz öykünün Türk edebiyatındaki temsilcileri:
Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal.
b.
* Cavit Beyin hayatından bir kesit anlatılıyor.
*  Bu tarz hikayeler bir çatışmadan çok bir durumu anlatır.
* Cavit Bey karşıalştığı olayda kahramanca bir karşı koyma hayal ediyor. Mert ve dürüst bir kişilik çizmeye çalışıyor.
*  Evet, hikayede geçen olay gerçek hayata yaşanabilir bir durumdur.  Abartıya başvurmamıştır.
*  Çehov tarzı hikayede, hayatın doğal akışı içindenden bir kesit anlatılır    (  D)
* Kahramanlar arasındaki karşılaşma ve çatışmalardan daha çok, belirli bir zaman ve dilimde hayatın doğal akışı içinde insanalrın davranışları, biribiriyle ilişkileri, bazı olay, düşünce ve tasarılar karşısındaki tepkileri aktrılır   ( D)
* Kahramanlar arasında çatışma ve karşlaşmaya rastlanmaz ( D )
* Kahramanların karşılıklı konuşmalarla içinde bulundukları durum  ve bu durum karşısında takındıkları tavırlar anlatılır  ( D )
* Gerçek,  abartılmadan  doğal hikaye anlatılır. (D)
* Gerçek dışı olaylarda anlatılır ( Y)


15. etkinlik
* Metindeki olay parçaları bir araay gelerek metni oluştururlar. Burada Cavit Bey, müsteşar, bir memur birimler arasındaki ilişkiyi sağlayan şahıslardır.
* Metnin anlamı, kendisini oluşturan parçaların ortak paydasıdır.
* Farklı insanalr okusaydı farklı yorumlar çıkarabilirdi.
* Evet, ilk başta analmadığım bazı noktalar ikinci okuyuşta daha belirginleşti.
* Metin açıkça ifade edilen düşüncelerin yanında sezdirme yoluyla verilen düşünceleri de barındırır. Bunalr birbirini tamamlayan unsurlardır. Metnin teması sezdirme yoluyla verilir.
* Metide anlatılanalr günlük hayatta yaşanan gerçeklikle örtüşmektedir.
* size kalmış…..
16. etkinlik
a……….
b. bizim yazdığımız bir hikaye ile mendil Altında adlıhikayenin açıklığı, akıcılığı ve duruluğu aynı olmaz. Çünkü biz usta bir hiakyeci değiliz. Bu yüzden bizim yazdıklarımızda  anlatım bozuklukları ve birimler arası kopukluklar olabilir.
c…….


 4. METİN  KINALIADA'DA BİR EV
1.a
*  Hikayeci bir olaydan dahaçok gözemlerden yola çıkarak kendi bireysel bunalımlarını anlatıyor.
 * Hikayeyi anlatan kişi ile kahraman aynı kişidir.
* Evet olabilir. Hikayeci kendi iç çatışmalarını aktarır.
*  Hiakyedeki ev ve içindekiler yazarın ruh haline göre şekillendirilmişler.
* Olabilir.
* Hikayeyi analtan yazarın kendisidir. Yaşama sevinci olan kız ise her gün vapurda karşılaştığı ve onun sevdiği biridir.
b.  Yazar,  giriş bölümünde Kınalıada’dan ve buraya gidip gelen kız arkadaşından bahsetmiş. Gelişme bölümünde kız arkadışının evini hayal dişini, Kınalıada’yı niçin merak ettiğini anlatmış. Sonuç böümünde ise hikaye yazmasına bu merakın sebep olduğunu aktarmış
Metinde belirgin bir olay yoktur. Daah çok bir kişinin  bireysel bunalımları anlatılmış.
3.a. Kınalıada’da Bir Ev adlı hikayenin teması:  Sevdiği kızın gittiği adayı merak eden bir kişinin adayla ilgili kurduğu hayaller.
b.
4.Metinde belirgin bir çatışma yoktur. Daha çok bireyin iç çatışması vardır.
5.a.
   b. insan günlük hayatta nasıl yaşıyorsa hayalleri de o ölçüde gelişir, şekillenir. Burada yazar, Kınalıada’da bir evi ve içindekileri tasvir ederken kendi gözlemelrini ve hayallerini anlatmış.
6. Yazarın anlattığı olay vapurda adanın önünden geçtiği zamn dilimi içinde oluyor. Bu uzun bir zaman değil kısa birkaç dakika veya biraz daah uzun bir süre olabilir.
7. Bu hikayede  olaydan çok insan ön plandadır.
8.* Hikayeyi anlatan kişi olayın kahramanlarından biridir.
  * Kahraman anlatıcı bakış açısıyla anlatıyor.
9. 
Bireyi ele alan hikayelerin özellikleri:
 Diğer  öykü  çeşitlerinden  farklı  olarak,  insanların  her  gün  gördükleri fakat  düşünemedikleri  bazı  durumların  gerisindeki    gerçekleri,  hayaller ve  bir  takım  olağanüstülüklerle  gösteren  hikâyelerdir.
 Hikâyede  bir  tür  olarak  1920’lerde  ilk  defa  batıda  görülen   bu  anlayışın  en güçlü   temsilcisi  Fransız  Kafka’dır  Bizdeki  ilk  temsilcisi  Haldun  Taner’dir.   Genellikle  büyük  şehirlerdeki  yozlaşmış  tipleri,  sosyal  ve  toplumsal  bozuklukları ,  felsefi  bir  yaklaşımla,  ince  bir  yergi ve  yer  yer  alay  katarak,  irdeler  biçimde   gözler  önüne  serer
10. bu tür olayalr günümüzde de ratlanabilecek olaylardır. İnsanların iç bunalımları bu yolla dile getirilebilir.
11. Öyküleyici analtım ve betimleyici anlatım türleri kullnaılmıştır. Öyküleyici analtımda kişi ve mekan tanıtlırken betimleyici anlatımdan faydalanılır.
12. Bu hikayede dil sanatsal işlevde kullanılmıştır.
YORUMLAMA GÜNCELLEME
1.Yüksek Ökçeler adlı hikayede belirli bir olay var. Bu olay serim , düğüm ve çözüm bölümleri içinde verilmiş. Zaman belirli bir sıraya göre oluşmuş. Okuyucuyu şaşırtıcı bir sonuçla bitmiş. Kişi ve mekan tasvirleri açık bir şekilde ortaya konmuş.
Mendil Altında adlı hikayelerde ise belirli bir olay yok. Bir durum var. Mekan ve kişi tasvirleri belirgin değil. Olayın oluşu gözleme yalı olarak analtılmış. Serim ve çözüm bölümleri yok. Hikaye okuyucunun hayal gücüne bırakılmış.
Kınalıada’da Bir ev adlı hikayede ise bireyin iç bunalımları anlatılmış, bir olay yok. Kişinin kendi içinde yaşadığı  durum var. Mekan ve zaman ise belirgin değil. Hayalde kurgulanan bir mekan var.
2. Yüksek Ökçeler adlı hikaye olay hikayesidir.
    Mendil Altında adlı hikaye durum hikayesidir.
   Kınalıada’da Bir ev adlı hikaye ise ben merkezli hikayedir.
Bu gruplama hikayelerin özelliklerine göre yapılmıştır.
3. Olay hikayesinde daah baarılı olunabilir.
4.   Hayır, ben olsam bu tür bir durumu görmezlikten gelmez mutlaka iyi birini bulana kadar arardım.
5. Cavit Beyin kendisi ile hayalinde canalndırdığı kahramanın kişilik özellikleri birbiriyle uyuşmuyor. Cavit Bey açıktan yapamadıklarını hayalan kurguluyor.
6. Soyut resim ve  modern heykel  anlayışında
DEĞERLENDİRME
1.
·         Hikayede olay ve anlatıcı  vazgeçilmez ögelerdir   (  D )
·         Tema karşılaşma ve çatışmadan bağımsızdır.   ( Y)
·         Hikayede tüm anlatım türleri kullanılabilir.    ( Y)
2.  B  ŞIKKI.  Hikaye bilinen bir sonla bitirilir.
3.Sait Faik Abasıyanık-----------Çehov tarzı hikaye
    Ömer Seyfettin---------------Maupassant tarzı hikaye
    Memduh Şevket Esendl----------- Çehov tarzı hikaye
4.  * Her ikisinde de bir anlatıcı vardır.
     * Her ikisinde de öyküleyici ve betimleyici anlatım kullanılır.
     * Her ikisinde de yapıyı oluşturan unsurlar( kişi,zaman, mekan ve olay) ortaktır.
      * Olay hiakyelerinde serim düğüm çözüm bölümlerivardır. Durum hikayesinde çoğu  zaman serim ve çözüm bölümleri bulunmaz. Oaly hikayesindebir  olay anlatılır , durum hiakyesinde ise bir durum ve günlük hayattan bir kesit anlatılır.
5.
*  Hak hikayelerinde zaman .. belirsizdir.
* Hikayede olay örgüsü, , mekan, kişi ve zaman yapı ögeleridir.
* Halk hikayelerinde tema, ait olduğu dönemin zihniyetini yansıtır.
* Halk hiayeleri bir sanat metnidir. Çünkü, kurmacadırlar.
* Hikayelerde dil sanatsalişlevde kullanılır.
6. Memduh Şevket Esendal temsilcisidir……… Çehov tarzı
   Hikayeci gözlemlerden yola çıkarak bir insanın bunalım ve çıkmazlarını anlatır------Bireyi konu alan hikaye
Hayal edilenlerle yaşananlar birliktelik içindedir………..
Kahramanlar arsında çatışmadan çok onların belirli zaman dilimi içindeki diğer insanlarla ilişkileri anlatılır-----------------Çehov tarzı hikaye
Anlatılanlarla anlatan iç içe girmiş durumdadır---------Bireyi konu alan  hikaye


12. sınıf Dil mve Anlatım -roman. Goriot Baba Sayfa 66-70  arası

  Olay örgüsü
1.a  Goriot Baba’nın kızının onu ziyareti
·         Goriot Baba’nın üçüncü kata taşınması
·         Goriot Baba’nın ekonomik durumundan dolayı iyice zayıflaması
·         Etrafındakilerin onun ailesi olduğuna inanmamaları
·         Goriot Baba’nın vaktiyle zengin biri olduğunun anlatılması
·         Kaldığı pansiyondakilerin onun çocuğu olduğunu kabul etmemeleri
b.
Goriot Baba fırıncı bir kişi, zamanla çok zenginleşmiş ve kızları için tüm servetini drahoma yapması
* Kızlarını da soylu kişilerle evlendirmenin mutluluğunu yaşamıştır. Ancak zamanla kızları ve damatları tarafından dışlanıp sonunda bir pansiyonda yaşamaya başlaması

20 Kasım 2012 Salı

10.Sınıf Türk Edebiyatı I.Dönem I.Yazılı Soruları

            1. İslamiyet Öncesi Destanlarından beş tanesini yazınız.
       2.     Doğal destan yapma destan arasındaki farklar nelerdir?
      3.      Edebiyatın devirlere ayrılmasındaki ölçütler nelerdir?
     4.       A) Edebiyat tarihi hangi konuları inceler?
      5.        Öpkem kelip ogradım
                    Arslanlayu kökredim
                    Alplar başın togradım
                    Emdi meni kim tutar
                Yukarıdaki dörtlüğün ölçüsünü kafiyelerini, rediflerini, kafiye düzenini ve temasını bulunuz.
    6.        Verilen cümlelerin karşısına yargılar doğru ise (D) yanlış ise (Y) yazınız.
                a.Destan türü İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatı döneminde ortaya çıkmıştır. (  )
                b. Halk hikâyeleri, sözlü edebiyat dönemi ürünüdür. (  )
                c. Mesnevî, ilk kez İslâm etkisindeki Türk edebiyatı döneminde kullanılmıştır. (  )
                ç. Roman, Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı döneminde görülür. (  )
    7.        Aşağıdaki kavramlarla açıklamaları bire bir eşleyiniz.


A. Edebiyat                        Edebî eserlerden hareketle bir milletin duygu ve düşüncede geçirdiği evreleri inceler.
B. Tarih                                Toplumların yaşadığı olayları neden-sonuç ilişkisi içinde açıklayan bilim dalıdır.
C. Edebiyat tarihi             Toplumsal olayları inceleyen bilim dalıdır.
D.Sosyoloji                         İnsanın ruhsal yönünü inceleyen bilim dalıdır.
E.Psikoloji                           Duygu, düşünce ve hayallerin söz veya yazı ile etkili ve estetik ifade edilmesi sanatıdır.                              
 8.           Aşağıdaki  boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz.
a. ……………………döneminde kavmi özellikler, ……………………………………….. dönemde din etrafında oluşan medeniyet,  ………………………………………………..dönemde aklı ve bireyin dünya ile ilişkisi öne çıkmıştır.
b.  Bir dönemdeki sosyal, siyasi, adli, askerî, dinî güçlerin, sivil toplum örgütlerinin, ticari hayatın, eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturduğu ve bunların hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayış ve zevk bütününe “ ………………………………… “  denir.
c. Sözlü edebiyat ürünleri ……………………………………dönemde oluşmaya başlamıştır.
d. …………………………,  ………………………..ürünleri, kulaktan kulağa aktarılarak günümüze ulaşmıştır.
e. Mesnevi………………………,  ……………………nazım şekillerindendir.
9.)      Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri Türk Edebiyatının dönemlere ayrılmasında doğrudan etkili olmuştur?
                I- İstanbul’un Fethi                    II- İslamiyet’in kabulü
               III- Batılılaşma hareketleri         IV- Matbaanın kullanılması
        A)Yalnız II           B) I ve III            C) Yalnız III      D) II ve III         E) I ve IV
10.)   Gökyüzünde İsa ile
        Tur dağında Musa ile
        Elimdeki asa ile
       Çağırayım Mevla'm seni
10.Yukarıdaki dörtlük için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Nazım birimi dörtlüktür
B) Redif ve kafiye vardır.
C) Hece ölüsüyle yazılmıştır.
D) Şiirin türü epiktir.
E) İkinci dizede telmih sanatı kullanılmıştır


10. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 1.DÖNEM 1. YAZILI SORULARI


          AD-SOYADI:
         SINIF ve NO:                                                     B
                             10. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ  1.DÖNEM 1. YAZILI SORULARI       
            Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
                  Cahit Sıtkı Tarancı
1-Yukarıdaki şiiri şekil yönünden inceleyiniz.10p
2- İstiklal Marşında şair, ‘Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.’, derken neyi kastetmektedir
açıklayınız.10p

3- Aşağıdaki cümlelerin karşısına bilgiler doğru ise “D”  yanlış ise  “Y” yazınız.(10)  
a)   Göktürk alfabesi milli bir özellik gösterir. (…..)
b)   Koşma ve gazele benzeyen lirik şiirlere sözlü edebiyat döneminde kopuz adı verilir.(….)
c)   Türk edebiyatı başlangıcından günümüze kadar üç farklı uygarlığın etkisinde gelişmiştir.(  )
d)   Destan döneminde olağanüstü olaylar sıkça görülür.(….)
e)   Tanzimat Fermanının ilanıyla edebiyatımızda Divan Edebiyatı dönemi başlamıştır.(…..)
 f)    Batı edebiyatının etkisiyle birçok edebî tür edebiyatımıza girmiştir.(   ) 
 g)    Eski Türk edebiyatında “sav, sagu, koşuk ve destan” gibi sözlü ürünler vardır.(   )
 h)   Türk edebiyatının yazılı dönemi Uygur metinleriyle başlar.(   )
 I)    Mesnevi sözlü edebiyat dönemine ait bir türdür. (  )
  i)    Yaşama tarzı, sanat ve edebiyat eserlerini etkiler. (  )
4) Aşağıdaki cümlelerde geçen noktalı yerlere uygun kelimeleri yazınız. (5P)
Karahanlılar ……………….………….alfabesini kullanıp ……………………………………. konuşmuştur.
Koşuk’un halk edebiyatındaki karşılığı ……………….……;divan edebiyatındaki karşılığı…………………………dır.
Mitler ……………………………………………. döneminde ortaya çıkmıştır.
Eski Türklerde halkı eğitip eğlendiren halk şairlerine ……………………………… denirdi.
5- Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurun. (5 p)
………………………, edebi eserlerden hareketle bir milletin duygu ve düşüncede geçirdiği evreleri inceler.
Tabiatüstü özellikler gösteren kahramanların hayatlarının ve olayların anlatıldığı hikayelere…………   denir.
Tarihin ilk dönemlerinde insanların tabiatla, üstün güçlerle mücadelesi ve düş yoluyla ortaya koyduğu eserler………………. ögelerin oluşmasında etkili olmuştur.
Destanlar …………… edebiyat ürünüdür.
Sagunun halk edebiyatındaki karşılığı………………….tır.  
6) Aşağıdakilerden hangisi destan dönemi sözlü edebiyat ürünlerinden birisi değildir ? (5P)

a) Sav              b) Sagu            c) Koşuk        
d) Destan        e) Mesnevi

7) Aşağıdakilerden hangisi doğrudanedebiyat tarihinin kapsamına girmez  ? (5P)

a) Siyasi Olaylar                        b) Yazınsal Ürünler            
c) Edebiyat Akımlar                     d) Teknolojik Gelişmeler   
e) Edebi şahsiyetlerin hayatı

8- Aşağıdaki edebi türlerin ortaya çıktıkları dönemleri yazınız. (10p)

   a) roman:
   b) destan:
   c) halk hikayesi:
   d) mesnevi:
   e) opera:

9-Sözlü edebiyat dönemi eserlerinin niçin manzum olduğunu yazınız.10p

10-Gerçekte yaşamış(hayali olmayan)  olan destan kahramanlarının olağanüstü özellikler taşımaları nasıl izah edilebilir yazınız.10p

11-Koşuk ve sagunun ayrılan yönlerini yazınız.10p

12-Orhun Abideleri ile Kutadgu Bilig’i  milli özellikler açısından karşılaştırınız.10p


10. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 1.DÖNEM 1. YAZILI SORULARI


  AD-SOYADI:
  SINIF ve NO:                                                                 A
                                     10. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ  1.DÖNEM 1. YAZILI SORULARI       

Ne içindeyim zamanın,                                      
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmaz akışında,

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil..
           Ahmet Hamdi Tanpınar
 1-Yukarıdaki şiiri şekil yönünden inceleyiniz.10p

 2- İstiklal Marşında şair medeniyeti niçin canavara benzetmiştir açıklayınız.10p

3- Aşağıdaki cümleleri okuyunuz. Cümledeki bilgi doğruysa “D”, yanlışsa “Y” yazınız. (10 P)

a) (...) Koşma ve gazele benzeyen lirik şiirlere Sözlü Edebiyat Döneminde verilen isim taşlamadır.
b) (...) Cengiz Han Destanı, Kırgız Türklerine ait dünyanın en uzun destanıdır.
c) (...) Şamanizm, yuğ, göktanrı, kımız, kopuz sözcükleri İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatına özgüdür.

d) (...) Gazel Sözlü Edebiyat Dönemine ait bir türdür.
e) (...) Destan döneminde olağanüstü olaylar sıkça görülür.
f)(     ) Mesnevi sözlü edebiyat dönemine ait bir türdür.
g)(     )Yaşama tarzı, sanat ve edebiyat eserlerini etkiler.
h)(     )Destanlar günümüze yazılı metinler ile taşınmıştır.  
I)Tanzimat Fermanının ilanıyla edebiyatımızda Divan Edebiyatı dönemi başlamıştır.(…..)
i)(     ) Kül Tigin Abidesi, Uygur Yazıtları içinde yer almaktadır.  

4- Aşağıdaki cümlelerde geçen noktalı yerlere uygun kelimeleri yazınız. (5P)
Karahanlılar ………………, …………............alfabesini kullanıp ……………………………………. konuşmuştur.
Koşuk’un halk edebiyatındaki karşılığı ……………….……;divan edebiyatındaki karşılığı…………………………dır.

5-  Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurun. (5 p)

    İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatında ölenlerin ardından söylenen, onun dürüstlüğünü, iyiliklerini ve erdemlerini anlatan şiirlere …………..denir. Buna halk edebiyatında …………………., Divan edebiyatında ise  …………………adı verilir. Sözlü Türk edebiyatı …………………dönemde oluşmaya başlamıştır. Günümüz atasözleri gibi özlü ve kısa sözlere İslamiyet’ten önceki edebiyatta ................................adı verilirdi.

6- Aşağıdakilerden hangisi İslâmiyet öncesi Sözlü ürünlerden biri  değildir  ? (5P)

           a) Sav   b)  Sagu      c)   Tuyuğ  d)  Destan       e)  Koşuk

7- Aşağıdakilerden hangisi Türklerde görülen mitolojik öğe değildir? (5P)
   
            a)  Kılıç     b)  Demir   c)  Bozkurt    d) Afrodit     e)  At


8- Aşağıdaki edebi türlerin ortaya çıktıkları dönemleri yazınız. (10p)
   a) roman:
   b) destan:
   c) halk hikayesi:
   d) mesnevi:
   e) dram:
9-Olay çevresinde gelişen  metinlerin  edebi dönemlere göre tarihsel gelişimini yazınız.10p
10- Doğal destanların oluşum aşamaları ve genel özellikleri gözönünde bulundurulduğunda  günümüzde doğal bir destan oluşup oluşamayacağını açıklayınız.10p
11-Mesnevilerin olay çevresinde gelişen metinlerin yazılmasında niçin tercih edildiğini yazınız.10p        
12-Orhun Abideleri ile Uygur Yazıtlarını  milli özellikler açısından karşılaştırınız.10p





                                                                                                                            



19 Kasım 2012 Pazartesi

12. Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları –I. Ünite Yüksek Ökçeler sayfa 47-53


9.etkinlik
a.  Olay öyküsü “Maupassant tarzı öykü
Bu tarz öykülere “klasik vak’a öyküsü” de denir.
Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer öğesine bağlıdır.
Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun olarak anlatılır.
Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile verilir, düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde gi-derilir.
Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için bu tür öykülere “Maupassant tarzı öykü” de denir.
Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Necati Cumalı, Talip Apaydın da olay türü öykücülüğünün temsilcileri arasındadır.
b.
* Hikayedeki olay ve kişiler önceden belirlenmiştir.
* Evet bu tür olaylarla gerçek hayatta da karşılaşılabilir.

* Hatice Hanım'ın En sonunda dürüst  hizmetçiler bulacağını düşünüyordum, fakat hikaye tahmin edemediğim bir sonla bitti.
* Mekan Hatice Hanım'ın Sosyal seviyesini yansıtıyor. Hatice Hanım Zengin biridir. Bu yüzden olay köşkte geçiyor.
* Hatice Hanım köşkteki hizmetçileri hırsızlık ve ahlaksızlık yaptıkları için kovuyor. Rahatsız olmasına rağmen yüksek ökçeli ayakkabıları dürüst bir hizmetçi bulamadığı için giyiyor. Hizmetçilerin yaptığı hırsızlıkları ve yanlışları duymamak ve görmemek için giyiyor.
* Hikayede gerçek dışı abartılara rastlanmıyor.
* Hikayede zaman, mekan ve kişiler birbiriyle uyum içindedir. Zengin birinin köşkünde hizmetçilik yapan insanlar ve bunların durumlarına göre aç gözlülük edip hırsızlık yapmaları durumlarına uygundur.
*  burada görmeye dayalı değil duymaya dayalı bir gözlem var. Hatice Hanım Mutfağın kapısına gelince gördüğü manzara karşısında gözlerini kapatmıştır.
c.  Mapussant Tarzı hikaye, seçilmiş olay ve kahramanlar üzerine kurumuştur                      (   D  )
    Bu tarz hikayede olay, kişi ve mekan ilişkisi okuyucuda gerçeklik duygusu  uyandırır        (   D  )
    Hikayenin çekirdeğini oluşturan çatışma ve karşılaşmalar merak uyandıracak şekilde düzenlenir( D)
   Hikayenin sonu beklenmedik bir şekilde biter.     (  D  )
    Mekan ve kişi birbiriyle uyumludur, rastlantılar görülmez.  (  D  )
   Olaylar, kişi ve mekan arasındaki ilişkilerde sebep- sonu ilişkisine önem verilir.   ( D  )
   Hikayelerde sosyal çevre anlatılırken olay ve kişileri belirleyen faktörlere önem verilir. (  D  )
  Doğal çevre anlatılırken gözlemlerden yararlanılır. ( D  )
10. ETKİNLİK
* Olaylar kronolojik bir sıralamaya göre dizilmiş sebep sonuç ilişkisi içerisinde sıralanmıştır.
* metnin anlamı kendisini oluşturan parçaların ortak paydasıdır,  metin kendini oluşturan birimlerdeki anlamlara indirgenemez.
*   Bir edebi metni her okuyan kendine göre bir yorum çıkarabilir. Bu edebi eserin özellikleri arasındadır. Edebi  eserler çok anlamlıdırlar.
* Evet her okuyuşta olayın farklı bir yanını görüyoruz.
*  metinde açıkça ifade edilmemiş düşüncelerle açıkça ifade edilmiş düşünceler arasında temayı yansıtmaları açısından bir ilgi var. Aynı temayı yansıtıyorlar.( Soru tam açık değil)
* Metinde yaşanılan olay günlük hayatta karşımıza çıkabilecek bir olaydır. Bu yönüyle eser gerçekçidir.
* İnsan hayatta her zaman istediği ve özlediği bir hayatı yaşayamayabilir, Hatice Hanım’da bunu görüyoruz. Öyle zamanlar olur ki kendinizi hayatın akışına bırakmak zorunda kalırsınız.
11. etkinlik
* Mapussant tarzı hikayelerde üçüncü tekil şahıs anlatıcı kullanılır. Anlatıcı olayı adım adım takip eder. Her şeyi görür, bilir.
* Hikayede ilahi bakış açısı anlatıcı kullanılmıştır. Anlatıcı olayı baştan sona her yönüyle bilen biridir. Kahramanların kafalarının içinden geçenleri de bilir.
* Hikayenin sosyal bozulma olarak değerlendirilecek küçük bir anekdotta, yalıda çalışan ve çalışmak için alınan hizmetkarların hırsızlık yapmalarıdır. Hatice Hanım’ ın yüksek ökçeli ayakkabıları bu anekdotun hikayenin başında ortaya çıkmasını engellemiştir. Batı hayranlığının timsali olan yüksek ökçeli ayakkabılar ne zaman terk edilmiş o zaman da yalı içerisinde görülen diğer aksaklıklar Ömer Seyfettin’in üzerinde durduğu önemli temalar haline gelir.
Bu çalkantılarda zamanla etkilenen Hatice Hanım’ da artık gözünün görmediğinden vicdanım rahat düşüncesi ile eski hayatına tekrar geri döner . Hikayenin teması sosyal çarpıklıklardır.
·         Hikayede olay parçaları, mekan ve kişiler bir bütün oluşturarak temanın somutlaşmasını sağlamışlardır.
·         Tema yazıldığı dönemle ilişkilidir. O dönemde bozulan  toplumsal yapıyı ortaya koyar.
·         Evet olayın zamanı açıkça olmasa da  belirlenebilir. “On üç yaşında evlenmiş, eşi öleli on yıl olmuş. Dokuz yıldrır hizmet eden sadık hizmetçiler”” ifadeleri zamanı gösteriyor.
b.
c……..
ç..Bizim yazdığımız hikayeyle Ömer Seyfettin’in yazdığı hikaye açıklık, akıcık , duruluk yönünden aynı olamaz.
12. etkinlik
a. "GENÇ KALEMLER" ve "YENİ LİSAN" Milli Edebiyat akımını asıl başlatanlar, Selanik'te çı­kardıkları Genç Kalemler dergisiyle Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp'tir. 1911 de yayımlanan Genç Kalemler'in ilk sayısında yer alan ve Ömer Seyfettin tarafından yazıldığı düşünülen "Yeni Lisan" başlıklı makale bu edebiyatın bildirgesi gibidir. Yeni Li­san makalesinde milli bir dil ve edebiyattan söz edil­mektedir. Milli Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hare­keti olarak ele alınmıştır. Dergi yazarları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle işe başlarlar. Sade Türkçenin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konmuştur. "Milli Edebiyat" terimi de yine ilk defa bu dergide kullanılmıştır.
Genç Kalemler, daha önce Manastır'da Hüsn ve Şiir adıyla 1909 yılında 8 sayı çıkan bir derginin devamı ve 2. cildi olarak çıkmaya başlamıştır. Genç Kalemler der­gisi, ilk sayısından son sayısına kadar başmakalelerini temel hedefi "yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak" ve böylece "yazı dili ve konuşma dili ikiliğini ortadan kaldırmak" olan "Yeni Lisan" meselesine ayırdığı gibi, diğer sütunlarını da bu konu etrafındaki tartışmalara ayırmış, meseleyi tam bir ciddiyet ve ısrarla yürütmeye çalışmıştır.
Genel amaçları şöyledir:
• Dil sade olmalıdır.
• Ulusal kaynaklara ve yurt sorunlarına eğilmek ge­reklidir.
• Şiirde yalnız hece ölçüsü kullanılmalıdır.
Edebiyat dilinin o zamana kadar tamamen Arapça ve Farsçanın hâkimiyeti altında "yapma bir dil" olduğu inancında olan Genç Kalemler sanatçıları, Edebiyat-ı Cedide ve Fecr-i Ati üyelerini "dillerinin yabancılığından dolayı" şiddetle eleştirmişler ve daha geniş halk kitlelerine seslenmek imkânını sağlayacağı ve böylece medeni kalkınmaya da yardım edeceği için sadece edebi değil, aynı zamanda sosyal bir dava saydıkları "Yeni Lisan" davasının gerçekleştirilmesi için birtakım ilkeler belirlemişlerdir.
Bu ilkeler, aynı zamanda Milli Edebiyat'ın dil anlayışı olarak kabul edilmiştir.

b. Ömer Seyfettin Batılaşmanın yanlış değerlendirilmesi sonucu toplumda meydana gelen kültürel ve ahlaki bozulmayı ve bunun yanlışlığını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu yüzden daha çok ahlaki ve milli değerlerimizi ön plana çıkaran eserler vermiştir.

14 Kasım 2012 Çarşamba

11.sınıf Dil ve Anlatım METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

Bilgi alanının genişlemesiyle birlikte bilimde sınıflandırmaya ihtiyaç duyulmuştur. Bu sınıflandırmayla konuların birbirine bağlanması ve anlaşılması kolaylaştırılmıştır.

Edebiyatta gerçeklik: Somut olarak var olan bir durumun hiçbir müdahaleye uğramadan ifade edilmesidir.

Kurmaca: Bu ifadeye duygu ve hayallerin katılmasıdır.

NOT: Dil günlük hayatta göndergesel işlevde kullanılır.

Öğretici ve sanatsal metinler:
·         Öğretici metinlerde amaç, okuyucuya bilgi vermektir.
·         Sanatsal metinlerde amaç, yazarın okuyucuya kendi dünyasını yansıtmak istemesidir.
·         Öğretici metinlerde üslup kaygısı ön planda değildir.
·         Sanatsal metinlerde üslup ön plandadır.
·         Öğretici metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılır.
·         Öğretici metinlerde kelimeler gerçeklik anlamında kullanılmıştır.
·         Sanatsal metinlerde ise kelimeler daha çok yan ve mecaz anlamlarında kullanılır.

NOT: Edebi metinlerde dil şiirsel işlevde kullanılır

Anlatmaya ve göstermeye bağlı metinlerin ortak yönleri:
·         Metinlerin yapısının zaman, mekân, olay örgüsü ve kişiler unsurları üzerine kurulması
·         Hem anlatmaya hem de göstermeye bağlı metinlerin birer edebi metin olması.

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

1.    Sözlü anlatım:

Ø  Konferans
Ø  Açık oturum
Ø  Sempozyum
Ø  Forum
Ø  Münazara

10 Kasım 2012 Cumartesi

10.Sınıf Edebiyatı Kitabı Cevapları-Olay Çevresinde Oluşan Metinler (Destan)


-b. Olay Çevresinde Oluşan Metinler (Destan)
HAZIRLIK
1. Sınıfta dörder kişilik iki grup oluşturarak grup sözcülerinizi belirleyiniz. Daha sonra aşağıdaki eserlerden birini seçiniz. Belirlediğiniz eseri olay örgüsü, kişi, tema ve anlatım yönünden inceleyiniz. İncelediğiniz eserle ilgili tespitlerinizi grup sözcünüz aracılığıyla arkadaşlarınıza aktarınız. İki eseri, inceleme sonuçlarınıza göre karşılaştırınız. Sonuçları tahtada sıralayınız.
I. grup : “Devlet Ana” romanı,
II. grup : Günümüz Türk edebiyatından seçeceğiniz bir olay öyküsü (Cevapları aşağıdadır.)
2. Hun Türkleri hakkında bilgi edininiz.
2. Hunlar veya Hun Türkleri, Kavimler Göçü ile Roma İmparatorluğu’nu istila etmesiyle bilinen göçebe kavimler topluluğuna verilen ortak addır. Hunlar; Oguzlar, Tunguzlar, Moğollar ve İrani kavimlerle birlikte Türk boylarından toplulukları da içeren birçok Asyatik etnik gruptan meydana gelmiştir. Attila önderliğinde Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Büyük Hun İmparatorluğu’nu Türk boyları kurmuş, yönetmiş; Türk kültürü devlete şeklini vermiştir.


3. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Üç Şehitler Destanı”nı bulunuz. Şairin, şiire niçin bu adı vermiş olabileceğini söyleyiniz.
3. Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı için epik tarzda yazılmış bir destandır.
4. Yapma ve doğal destan kavramlarını araştırınız.
4. Tarih öncesi devirlerde sözlü olarak oluşmuş, daha sonra kaleme alınarak günümüze ulaştırılmış, söyleyeni belli olmayan destanlardır. Doğal destanlara benzeyen: ancak oluşumlarında halkın katkısı bulunmayan, yakın dönem-deki bir kahramanlık olayından yola çıkılarak belli bir kişi tarafından oluşturulan destanlardır. Kısacası söyleyeni belli olan destanlardır.

5. İslamiyet öncesi ve sonrası Türk destanlarını araştırınız.
5. I- İslamiyet Öncesi Türk Destanları:
1- Saka-İskit Destanları:
Alp Er Tunga destanı: Türk-İran savaşlarını ve Alp Er Tunga’nın yiğitliklerini anlatır. Alp Er Tunga, İran destanı “Şehname” de Efrasiyab olarak geçmektedir.
Şu Destanı: Makedonyalı Büyük İskender ile Türkler arasında geçen savaşları ve hükümdar Şu’nun yiğitlikleri anlatılır.

2- Hun-Oğuz Destanları:
Oğuz Kağan Destanı: Hun hükümdarı Mete Han’ın hayatı, yiğitlikleri, ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğü anlatılır.
Atilla Destanı: Batı Hun Devleti hüküm-darı Atilla’nın yaşamını anlatır.

3- Altay Türkleri Destanları:
Yaratılış Destanı: Türk kavramı etrafında oluşan bir destan değildir. Destan, inanışa göre Tanrı Kayra Hanın kişiyi (insanoğlu) yaratmasıyla ilgilidir. Destanın en önemli özelliği Türklerin sosyal, coğrafi, uzay (kozmogoni) ve dini inanış-ları yönünden düşünce tarzlarını yansıtmasıdır. 19. yüzyılda derlenmiştir. Semavi dinlerden etkilendiği düşünülmektedir.

4- Siyenpi Hanedanı Destanı
Siyenpi Destanı: Hun devletinin yerini alan Siyenpi Hanedanlığının kaynağına dair önemli bilgiler içerir.

5- Göktürk Destanları:
Bozkurt Destanı: Yok edilmek istenen Göktürklerin bir dişi kurttan yeniden türeyişleri anlatılır.
Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Türklerin Ergenekon adlı bir yerde yeni-den çoğalarak yurtlarına geri dönmeleri ve büyük bir devlet kurmaları anlatılır.

6- Uygur Destanları:
Türeyiş Destanı: Türklerin “Dokuz Oğuz ve On Uygur” boyları biçiminde var oluşunu anlatan destandır.
Göç Destanı: Uygurların yurtlarından göç etmek zorunda kalışlarını anlatan destandır.

II- İslamiyet Sonrası Türk Destanları:
Manas Destanı: Kırgız Türklerine aittir. Dünyanın en uzun destanıdır.
Saltuk Buğra Han Destanı: Hükümdar Saltuk Buğra Han’ın efsanevi bir şekilde anlatıldığı destandır. Karahanlılara aittir.
Battal Gazi Destanı: Battal Gazi adlı kahramanın İslamiyet’i yayış mücadelesi anlatılır.
Köroğlu Destanı, Timur Destanı, Cengiz Han Destanı, Danişment Gazi Destanı, Sarı Saltuk Destanı… gibi destanlarımız da mevcuttur.

6. Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” adlı hikâyesini okuyunuz.
6.
7. Yukarıdaki resimlerde gördüğünüz kahramanların özelliklerini belirtiniz. Kahramanlara ait özelliklerin gerçeklilikle ilgisini tartışınız. Sonuçları sıralayınız.
7. Resimde karakterlerden bir canavarla savaşmakta diğeri de örümcek gibi sarmaşıklar atarak uçabilmekte. Bunların gerçekle ilgisi yoktur.
8. Günlük olayların, olağanüstü özelliklerle anlatılması sizi nasıl etkiler?
8. Aşırı olağanüstü özellikler katılması inandırıcılığı etkilese de günlük hayatta her insan bazı olayları biraz abartarak verebilir ama bu durum inandırıcılığa gölge düşürmez.

İNCELEME
1. metin
OĞUZ KAĞAN DESTANI
1. a. Hun Türkleri hakkında edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
1.a. Hunlar veya Hun Türkleri, Kavimler Göçü ile Roma İmparatorluğu’nu istila etmesiyle bilinen göçebe kavimler topluluğuna verilen ortak addır. Hunlar; Ogurlar, Tunguzlar, Moğollar ve İrani kavimlerle birlikte Türk boylarından toplulukları da içeren birçok Asyatik etnik gruptan meydana gelmiştir. Attila önderliğinde Avrupa Hun İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. Büyük Hun İmparatorluğu’nu Türk boyları kurmuş, yönetmiş; Türk kültürü devlete şeklini vermiştir.

Başka bir bilgi :
Çin kaynaklarında “Hiung-nu” olarak anılan Hunlar, tarihte adı geçen ilk Türk boyudur. MÖ 8. yüzyılda ortaya çıktılar; MÖ 200lü yıllarda Teoman Yabgu’nun önderliğinde bir devlet kurdular. Teoman Yabgu’nun oğlu Mete döneminde, Hun Devleti’nin sınırları Japon Denizi’nden Hazar Denizi’ne kadar genişledi.

Hunlar sadece askerlik alanındaki başarılarıyla değil, devlet yönetimindeki yetkinlikleriyle de kendilerinden söz ettirmişlerdir. Nitekim başta Mete olmak üzere bazı Hun hükümdarlarının üstün nitelikleri, Çinliler tarafından bile kabul edilmiştir.

Bu dönem, aynı zamanda, at sırtında göçlerin tarihte ilk defa belirdiği zamandır. Batıya yönelen Hunlar, olağanüstü hazırlık düzeylerinin yanı sıra şaşırtıcı hareket yetenekleriyle zaman içinde kendileriyle aynı atçılık disiplinine sahip olan Germenler ve yüksek bir kültür düzeyindeki Romalılar üzerinde üstünlük kurmuşlardır.

Attila’nın MS 434de hükümdar olmasıyla Hun Devleti’nin altın çağı başlamıştır. Bu dönem, Hun Devleti’nin Avrupa ve Asya’nın en güçlü devleti olduğu çağdır. Ne yazık ki Attila’nın ölümünden kısa bir süre sonra Hunlar dağılmışlardır

b. Okuduğunuz destanda anlatılanların, Hun Türkleriyle ilgili edindiğiniz bilgilerden de yararlanarak gerçeklikle ilgisini tartışınız. Sonuçları belirledikten sonra destanların nasıl oluştuğunu söyleyiniz.
b. Destanda Oğuz Kağan diye anlatılan Hunların ünlü kahramanı Mete Han’dır. Bu destan Mete’nin ölümünde sonra onun yaptığı kahramanlıkları ve savaşları ele alan bir destandır. Destanlar, oluşurken öncelikle toplumu derinden etkileyen bir olayın meydana gelmesidir ki bu Mete Han’ın ölümü üzerine yazılmış olmasıdır.
2. a. Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” adlı hikâyesinin özetini anlatınız.
2.a. Osmanlı devletinin başında bu dönemde Şah İsmail adında bir bela vardır. Vezirler bu deli adama elçi göndermek için toplanmışlardı. Gönderilecek elçi cesur, ölümden korkmayan, devletin şanına yakışacak bir kişi olmalıydı. Sarayda, Enderun’da, divanda böyle bir kişi yoktur. Vezirlerden biri Muhsin Çelebi’nin adını ortaya atar. Bunun üzerine sadrazam Muhsin Çelebinin çağrılmasını ister. Peki kimdi bu Muhsin Çelebi.
Muhsin Çelebi; cesur, doğruluktan ayrılmayan, ölümden korkmayan, akıllı bilgili, Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyen, hali vakti yerinde, garibi, zayıfı gözeten bir baba yiğittir. Muhsin Çelebi sadrazamın emri üzerine huzura gelir. Sadrazam ondan el etek öpmesini beklerken o eğilmez. Sadrazam onun bu hareketine kızmasına karşın ona elçilik teklifinde bulunur. Muhsin Çelebi bu görevi devleti için kabul eder. Elbette ki bu büyük devletin elçisi;atları, hademeleri ve giysileriyle ihtişamlı olmalıydı. Muhsin Çelebi bu giderleri, sadrazamın ısrarına karşın, kendisinin karşılayacağını söyler. Çünkü o fedakarlığın karşılıksız olacağına inanıyordu. Giderler için bütün varlığını rehin vererek tüccarlardan on bin altın alır. Bu parayla ihtiyaçları karşılar. Bir de Sırmakeş Toroğlu’ndaki: Kumaşı Hint’ten incileri Venedik’ten gelme Şah İsmail’in hayatında göremeyeceği pembe incili kaftanı sekiz bin altına alır. Bu kaftanı padişaha hediye etmek için herkes sıraya girmektedir. Muhsin Çelebi hazırlıklarını tamamlar. Karısını iki çocuğunu akrabalarına bırakarak yola koyulur. Muhsin Çelebi Tebriz’e vardığında halk ve şah onu şaşkınlıkla karşılar. O her zamanki gibi başı dik göğsü ilerde Şah İsmail’in huzuruna varır. Padişahın mektubunu öperek Şaha uzatır. Ayağı öpülmeyen Şah sapsarı kesilir. Muhsin Çelebi sağına soluna bakar ve oturacak bir şeyin olmadığını görür. Bunun ayakta beklemeye mecbur bırakmak için yapılmış bir davranış düşünerek o göz kamaştıran kaftanını tahtın önüne serer ve üzerine oturur. Şah, vezirleri komutanları aptallaşmıştır. Muhsin Çelebi gür sesiyle: Padişahının hiçbir ecnebi padişah karşısında eğilmeyeceğini ve dünyada Türk Padişahı kadar asil bir padişahın olmadığını söyleyerek huzurdan izin istemeden ayrılır. Kapıdan çıkarken Şah’ın askeri kaftanı arkasından getirir. Muhsin Çelebi sesini yükselterek ‘bir Türk asla yere serdiği şeyi sırtına koymaz.’ diyerek oradan ayrılır.
Muhsin Çelebi sağ salim ülkesine döner. Herkes pembe incili kaftana ne olduğunu merak eder. Fakat o bu yaptığını anlatacak kadar küçük bir insan değildir. Muhsin Çelebi elçilikten kalan malzemelerini satarak küçük bir bahçe alır. Üsküdar pazarında sebze meyve satarak geçimini sağlamaya başlar. Düştüğü bu acı durum karşısında o hiçbir zaman yaptığı fedakarlıkla övünmemiştir.
b. Daha önce okuduğunuz “Devlet Ana” romanını, Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” adlı hikâyesini ve “Oğuz Kağan Destanf’nı olay örgüsü, kişi, tema, dil ve anlatım bakımlarından karşılaştırınız. Vardığınız sonuçları aşağıya yazınız.
Oğuz Kağan        Devlet Ana         Pembe İncili Kaftan
Olay Örgüsü       Hun Türklerinin kahramanı Mete Han’ın doğumundan ölümüne kadar geçen süreçte yapmış olduğu kahramanlıklar  Osmanlı İmparatorluğu’nun aşiret halindeki dönemine inilir. Osmanlı insan tipi, yaşam tarzı, adaletleri gelenek ve göreneklerini konu edinerek bir aşiretten devlet olma mertebesine nasıl yükseldiğini destansı bir ifadeyle anlatılır.               Osmanlı Döneminde Şah İsmail’e elçi olarak gönderilen Muhsin Çelebi’nin yaptıklarını anlatılır.
Tema    Kahramanlık      Kahramanlık      Kahramanlık-Fedakarlık
Kişiler    Oğuz Kağan        Ertuğrul Gazi, Osman Bey ve Orhan Bey               Muhsin Çelebi
Anlatım                Epik       Epik       Epik
Ulaştığınız sonuçtan yararlanarak destanların kurmaca olup olmadığını nedenleriyle açıklayınız.
Destanlar içerik olarak gerçek hayattan alabilir ama destanda anlatılanlar zaman içerisinde olağanüstü özelliklere bürünerek tamamen hayal mahsulü gibi görünebilir. Oysa ki Mete Han, yaşamıştır ve yapmış olduğu kahramanlıklar vardır ama anlatım tarzının aşırı olağanüstü olması bize onun kurmaca olduğunu düşündürebilir.

3. “Oğuz Kağan Destanı’nın olay örgüsünü veren aşağıdaki ifadeleri okuyunuz. Bu açıklamalara verilen numaraları uygun sıralamayla şema üzere yazınız. Daha sonra olay örgüsünün özelliklerini ve destanda olay örgüsüne kaynak olabilecek olayın zamanını belirleyiniz.
1. Oğuz Kağan’ın göğün kızıyla evlenmesi.
2. “Kalaç” Türk boylarının türeyişi.
3. Oğuz Kağan’ın güneye yaptığı akınlar.
4. Oğuz Kağan’ın olağanüstü özelliklerle doğuşu.
5. Oğuz Kağan’ın batıda İdil Boyuna akınları.
6. Oğuz Kağan’ın gençliği.
7. “Karluk” Türk boylarının türeyişi.
8. Oğuz Kağan’ın altı oğluna hanlık vermesi.
9. Oğuz’un Türklerin “Büyük Kağanı” olması.
10. Oğuz Kağan’ın büyük bir şölen vermesi ve ülkeyi oğulları arasında paylaştırması.
11. Oğuz Kağan’ın Kıpçak akını.
12. Oğuz Kağan’ın yerin kızıyla evlenmesi.
13. Çürçed Akını ve “Kanglı” Türk boylarının türeyişi.

4             6             1             12           9             5             11           7             2             13           3             8             10 Zaman kavramı net olarak işlenmemiştir. Özellikler “Günlerden bir gün.. diye destana başlanması zamanın ne zaman olduğunun belli olmadığını gösterir.

4. Okuduğunuz destanda zamanı ve mekânı anlatan sözcükleri belirleyip zaman ve mekân anlatımının nasıl yapıldığını tabloya yazınız. Ayrıca destanda mekânın nasıl bir işlevi olduğunu açıklayınız.
Destanda zamanı anlatan sözcükler        Destanda zamanın anlatımı
Yine günlerden bir gün Bu çağda! Bu yerde
Ava gitmişti bir gün
Nihayet durdu bir gün nice günlerden sonra      Destanın zaman kavramı ele alınmış fakat belirli ve net bir zaman değildir, tıpkı masal ve efsanelerde olduğu gibi belirgin olmayan bir zaman kavramı kullanılmıştır.
Destanda mekânı anlatan sözcükler       Destanda mekânın anlatımı
Büyük bir orman vardı, Oğuz yurdundan içre, Emri verdi Oğuz Kağan, kendinin iç iline,
Bir nehir vardı burada , İdil-Müren adında,
Kara Dağ sırtlarında        Mekanlarda bugün itibariyle çok net bilebildiğimiz yerler değildir. Belki destanın oluştuğu zamanda bu yerler bilinse buralar zaman içerisinde isimleri başkalaştığı için anlatılan mekanları tam olarak bilemiyoruz. 5. Maske (The Mask) çizgi filminin asıl kahramanı; kötü güçler tarafından tehdit edilenleri, zor durumda kalanları, maskesini takarak edindiği olağanüstü güçleriyle korumaktadır. Asıl kahraman, insanlığı tehdit eden teknolojik bir zekâyı, dünyayı yerle bir edecek pek çok gücü durdurabilecek olağanüstü özelliklere sahiptir. Bu kahraman, insanları korktuğu olaylardan korumak için vardır. Çizgi filmin olay örgüsü, bu kahramanın günlük yaşamındaki bu tür faaliyetlerinden oluşmaktadır. Maske çizgi filmindeki kahramanla, okuduğunuz destandaki Oğuz Kağan’ı özellikleri yönünden karşılaştırınız. Destandaki kişilerin olay örgüsündeki rollerini ve özelliklerini belirleyiniz.
5. Mask ve Oğuz Kağan’da anlatılan kahramanların her ikisi de iyilik için mücadele eden kişilerdir. Her ikisi de doğa üstü güçleri kullanarak bir şeyler yapmışlar ve insanlara faydalı olmuşlardır.

6. “Oğuz Kağan Destanı’ndaki mekân, zaman, olay örgüsü ve kişilerde bulunan olağanüstü öğeleri belirleyiniz. Bu öğeleri belirledikten sonra destanda anlatılanların yaşanmasının mümkün olup olamayacağı konusunda düşüncelerinizi söyleyiniz.
6. İlk sütü emip bir daha emmemesi,
kısa sürede konuşmaya başlaması,
evlilikleri (eşlerinin ortaya çıkışı ) ,
bir boz kurdun yol göstermesi,
vezirin rüyasında gördüğü ok ve yayın çocukları tarafından bulunması…
Bu tarz olayların günlük hayatta yaşanması mümkün değil ama destanlar sözlü kültürde oluştuğu ve nesilden nesile aktarıldığı için zaman içerisinde abartılarak değişerek bu konuma gelmiştir.

7. Okuduğunuz destanı meydana getiren birimlerin ortak paydasını (temayı) bulunuz. Daha sonra üçer kişilik dört gruba ayrılarak destanın temasının tarihle, insanlıkla, mitolojik öğelerle ve hayatla olan bağlantısını belirleyiniz. Tespitlerinizi grup sözcünüz aracılığıyla arkadaşlarınıza aktarınız. Sonuçları maddeleyiniz.
7. Tema : Kahramanlık
Tarih: Oğuzların ünlü komutan Mete’dir. Mete Han’ın hayatı anlatılır.
İnsanlık: Oğuz Kağan’ın halkla olan ilişkileri…
Mitoloji: Ağaç, ışık, kurt, rüya ,ok yay gibi mitolojik unsurlar verilmiştir.
Hayat: Demircilik, av, madencilik, savaş aletleri, yönetim şekli, kurultay gibi hayatın içindeki unsurlar vardır.

8. Sınıftan iki arkadaşınızı seçiniz. Arkadaşlarınızın birinden yaşadığı bir olayı anlatmasını isteyiniz. Diğer arkadaşınıza ise anlatılanları yazılı olarak ifade etmesini söyleyiniz. Arkadaşınızdan, hazırladığı yazıyı okumasını isteyiniz. Okunan metni dinledikten sonra sınıfça, metinde anlatılanları size aktaranın özelliklerini belirleyiniz. Yazıyı hazırlayan arkadaşınız, duyduklarını aktarırken kendi bakış açısını da yansıtmış mıdır? Nasıl? Buradan hareketle;
a. Oğuz Kağan Destanı’nın anlatıcısının özelliklerini ve bakış açısını,
a. Oğuz Kağan Destanı ozan dediğimiz bir anlatıcı tarafından anlatılmıştır. İlahi bakış açısı ile anlatılmıştır
b. Henüz zümreleşmenin gerçekleşmediği o dönemde destanların nasıl bir halk kitlesine anlatıldığını belirtiniz.
b. Her şeyin beraber yapıldığı, ortak kültür değerleri olan bir topluma anlatılmıştır. Nasihat olsun diye anlatılmıştır.

9. “Oğuz Kağan Destanından alınan aşağıdaki orijinal metni ve günümüz Türkçesiyle verilmiş hâlini okuyunuz. İki metni ses değişmeleri, ses düşmeleri, kelime benzerlikleri ve cümle yapısı yönünden karşılaştırınız. Destan diliyle günümüz dilinin benzer ve farklı yönlerini belirleyiniz.
9. Günümüz Türkçesiyle
Men sizlerge boldım kağan, (Sizlerin başınıza, ben oldum artık kağan,
Alalım yay takı kalkan Elimizden düşmesin, ne yayımız ne kalkan!
Tamga bizge bolsın buyan, Damgamız olsun bize yol gösteren bir buyan
Kök Böri bolsıngıl uran, Alpler (Mavi Kurt) olsun savaşta, Bozkurt gibi uluyan!
Temür odalar bol orman, Demir kargılar ile olsun ilimiz orman!
Takı taluy takı muran, Yurdumuz ırmaklarla denizler ile dolsun
Kün tuğ bolsın kök kurıkan! Gökteki güneş yurdumuzun bayrağı, gök çadır olsun!)

Oğuz Kağan Destanı, orijinal haliyle hiçbir katkı olmadan sade bir Türkçe ile yazılmıştır. Bazı sözcüklerde değişiklikler görülse de bunları anlamakta sıkıntı çekmemekteyiz.
Men>ben
boldım>oldum
Tamga >damga
bizge>bize
temür>demir gibi..

10. a. “Oğuz Kağan Destanından alınan aşağıdaki orijinal metni okuyunuz. Bu bölümü ahenk öğeleri yönünden inceleyiniz. Tespitlerinizi aşağıdaki boş bırakılan yere yazınız.
Ses tekrarları     an sesi sürekli tekrarlanmış.
Ses benzerlikleri              Ses benzerlikleri de çokça kullanılmıştır.
Hece sayısı         8’li hece ile yazılmıştır.
b. Destandaki mitolojik öğeleri ve hayatla mücadeleyi temsil eden sözcükleri bulup noktalı yerlere yazınız. Bütün bunlardan hareketle destan dilinin oluşmasında mitolojik öğelerin, hayatla mücadelenin ve musikinin etkisini açıklayınız.
b. Mitoloji: Ağaç, ışık, kurt, rüya ,ok yay gibi mitolojik unsurlar verilmiştir.
Hayat: Demircilik, av, madencilik, savaş aletleri, yönetim şekli, kurultay gibi hayatın içindeki unsurlar vardır.

Koyu lacivert gökte ışıklı bir iz bırakarak bir yıldız aktı. Kerimcan, bunu ne zaman görse ürperiyordu. Uğursuzdu yıldız akması. Çünkü bugün yarın, uzak yakın biri öldü, ölecek demekti. “Sakın Akçakoca emmi… Tanrı esirgesin…”
c. “Devlet Ana” romanından alınan yukarıdaki bölümü okuyunuz. Okuduğunuz bu bölümü ve “Oğuz Kağan Destanından alınan bölümün anlatımını (cümle yapıları, tasvirler vb.) karşılaştırınız. Sonuçları sıralayınız. Sonuçlardan hareketle “Destanda edebî dil oluşmaya başlamıştır.” diyebilir miyiz? Düşüncelerinizi açıklayınız.
c. Yukarıdaki Devlet Ana romanının dili ile Oğuz Kağan Destanı’nın dili aynı yapıya sahiptir. Burdan hareketle destandaki edebi dilin varlığın söz edebiliriz. Edebi bir destanlarda oluşmaya başlamıştır. Özellikle masalsı bir anlatım göze çarpmaktadır.

11. a. Hunlarla ilgili edindiğiniz tarihî bilgilerden de yararlanarak “Oğuz Kağan Destanı’nı, toplumda iş bölümünün gerçekleşmediği; hayalin, akılla ilgili davranışlarda hâkim olduğu o dönemin tarihî, siyasi ve kültürel yapısı yönünden inceleyiniz. Tarihsel olay (Hun Devleti’nin kuruluşu) ve kişilerin (Oğuz Kağan) hayal unsurlarıyla nasıl zenginleştirildiğini açıklayınız.
a. Oğuz Kağan tarihsel bir karakterdir. Kendi toplumunda yaşamıştır ve kahramanlıklarıyla hayatını noktalamıştır ama insanlar onun yaptıklarında çok etkilenmiş ve hayatı ile ilgili hayal unsurlarını çalıştırmaya başlamışlardır ki doğumundan itibaren bu işlevi yerine getirmişlerdir. Aslında onlar da Oğuz Kağan, çiğ et yemek istemesi olayının gerçekle ilgisi olmadığı bilmekte fakat işin içine hayali unsurlar katılınca zaman içerisinde akıl yerini hayale bırakmaktadır.

b. Bu bilgileri arkadaşlarınıza aktarınız.
b.

12. a. “Oğuz Kağan Destanı’yla kitabınızda daha önce okuduğunuz “Ergenekon ve Göç Destanı’nı tema ve kişiler yönünden karşılaştırarak benzerlik ve farklılıkları tabloya yazınız.
Ölçütler               Oğuz Kağan Destanı       Ergenekon Destanı         Göç Destanı
Tema    Kahramanlık      İntikam almak   Türklerin göç edişi
Kişiler    Oğuz Kağan        İl Han’ın küçük oğlu Kayan ile kardeşinin oğlu Nüküz ve eşleri Sungur Tekin, Kutur Tiğin, Türek Tekin, Us Tekin, Buğu Tekin
Benzerlikler       Olağanüstü özellikler, Anonim, Doğal Destan olması
Farklılıklar           Konu ve tema bakımından farklılıklar vardır.
b. Finlilere ait “Kalevala Destanından alınan aşağıdaki bölümü okuyunuz.

KALEVALA
Türk destanlarıyla “Kalevala Destanı”nı tema ve kişiler yönünden karşılaştırınız. Sonuçları defterinize yazınız.
Her ikisi de milleti için kahramanlık yapan kişilerdir.

13. a. Doğal ve yapma destan kavramlarıyla ilgili edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
a. Tarih öncesi devirlerde sözlü olarak oluşmuş, daha sonra kaleme alınarak günümüze ulaştırılmış, söyleyeni belli olmayan destanlardır. Doğal destanlara benzeyen: ancak oluşumlarında halkın katkısı bulunmayan, yakın dönem-deki bir kahramanlık olayından yola çıkılarak belli bir kişi tarafından oluşturulan destanlardır. Kısacası söyleyeni belli olan destanlardır.
b. Daha önce hazırladığınız Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Üç Şehitler Destanı’nı, “Oğuz Kağan Destanı’yla karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönlerini sıralayınız. Daha sonra bu iki eserden hangisinin doğal, hangisinin yapma destan olduğunu belirtiniz.
b. Her iki destanın üslup yönünden aynı olsa da Oğuz Destanı halkın ortak duygu ve düşüncesinde yola çıkarak oluşmuştur. Fakat Üç Şehitler Destanı, bir şair tarafından ele alınmıştır. Bir diğer farklılık Oğuz Kağan Destanı yazılmaya başlandığında yani söylenemeye başlandığında halk Oğuz Kağan’ın kahramanlıklarını görüp yaşamaktalarken diğerinde tarihten okuyarak tarih kitaplarından elde ettiği bilgilerle bunu yazmıştır. Bir diğer ortak nokta ise her ikisinde de olağanüstü özellikler vardır.

14. İslamiyet öncesi ve sonrası Türk destanlarıyla ilgili yaptığınız araştırma sonuçlarına göre aşağıdaki şemayı doldurunuz.
Doğal Türk Destanları
İslamiyet Öncesi Türk Destanı 1- Saka-İskit Destanları:
Alp Er Tunga Destanı
Şu Destanı

2- Hun-Oğuz Destanları:
Oğuz Kağan Destanı:
Atilla Destanı

3- Altay Türkleri Destanları:
Yaratılış Destanı

4- Siyenpi Hanedanı Destanı
Siyenpi Destanı

5- Göktürk Destanları:
Bozkurt Destanı

6- Uygur Destanları:
Türeyiş Destanı
Göç Destanı       İslamiyet Sonrası Türk Destanı Manas Destanı:
Saltuk Buğra Han Destanı
Battal Gazi Destanı
Köroğlu Destanı
Timur Destanı
Cengiz Han Destanı
Danişment Gazi Destanı
Sarı Saltuk Destanı
15. a. Tarık Buğra’nın “Osmancık” romanında Osman Bey’in gördüğü rüyanın anlatıldığı aşağıdaki bölümü okuyunuz.

b. Osman Bey’in rüyası, sizce “Oğuz Kağan Destanı’ndaki hangi olayla benzerlik göstermektedir? Bu örnekten yola çıkarak günümüz edebiyatının, destanlardan nasıl etkilendiğini belirtiniz.
b. Etkilenme olmuştur ki edebiyatımızda rüya motifi çok kullanılan bir özellikti.r

16. Destanları, olay esasına bağlı günümüz Türk edebiyatına ait daha önceden okuduğunuz bir öyküyle olay örgüsü, tema, kişiler, zaman, mekân ve dil-anlatım yönünden karşılaştırınız. Farklılıkları sıralayınız.

Hikâye  Destan
Olay Örgüsü       Belli bir olay kurgusu vardır.       Belli bir olay kurgusu vardır.
Kişi         Yaşamış ya da günlük hayatta yaşayabilecek tipler          Yaşamış kişilerin olağanüstü anlatılmış şekli
Tema    Hayat dair her şey           Kahramanlık
Anlatım                Kurmaca anlatım/ destansı anlatım yoktur.         Kurmaca anlatım/ destansı anlatım vardır.
Zaman  Belli bir zaman çerçevesinde gerçekleşir              Belli bir zaman yoktur.
Mekan Bilinen mekanlardır        Bilinen mekanlar değildir
17. Kitabınızda okuduğunuz metinlerden yararlanarak destanların “tema, zaman, mekân, olay örgüsü, dil ve anlatım” yönünden özelliklerini aşağıya sıralayınız.
Olay Örgüsü: Belli bir olay kurgusu vardır.
Kişi: Yaşamış kişilerin olağanüstü anlatılmış şekli
Tema: Kahramanlık
Anlatım: Kurmaca anlatım/ destansı anlatım vardır.
Zaman: Belli bir zaman yoktur.
Mekan: Bilinen mekanlar değildir

YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1. a. Türk sinemasının önemli sanatçılarından biri olan Cüneyt Arkın’ın filmlerinden birini seyretmişsinizdir. Cüneyt Arkın bu filmlerde, üzerine saldıran 20-30 kişilik bir grupla bazen burnu bile kanamadan mücadele edip galip gelmektedir. Bunun mümkün olup olmadığını açıklayınız.
1. Bir insanın birçok kişiyle mücadele etmesi normal olabilir ama bu sayı 20 ya da 30’a çıkınca orda inandırıcılık mümkün olmamaktadır.
b. Günümüzde olağanüstü özellikleriyle dikkati çeken yerli ya da yabancı bir filmle “Oğuz Kağan Destanı’ndaki olağanüstü öğeleri karşılaştırınız. Sonuçları sıralayınız.
b. Mesela Matrix filmi ile karşılaştırırsanız aynı özellikleri görürsünüz.

2. Sizce Oğuz Kağan’ın güçlü bir lider olmak istemesi, hâkimiyet duygusu, ülke yönetimini çocukları arasında paylaştırması evrensel özellikler midir? Destandaki diğer evrensel özellikleri de siz bulup söyleyiniz.
2.
3. Eski Türklerde destan anlatıcıları (kam) henüz iş bölümünün gerçekleşmediği dönemlerde müzik eşliğinde destan ve şiir söylemenin yanında, iletmek istedikleri düşünceleri ve mesajları da destan ve şiirlerle aktarırlardı. Kamların akılla ilgili olan bu davranışları, hayallerle süsleyip zenginleştirerek oluşturdukları destanlar birer öğretici metin midir yoksa sanat metni midir? Sınıfta arkadaşlarınızla tartışınız. Sonucu birkaç cümleyle aşağıya yazınız.
3. Destanlar sanatsal metinlerdir.
4. Sizce, bir milletin destanının olması neyin ifadesidir? Düşüncelerinizi söyleyiniz.
4. O milletin başından olayların geçtiği ve bundan etkilenerek belli duygu ve düşünce ekseni etrafında birleştiğinin göstergesidir.

DEĞERLENDİRME
1. Sözlü edebiyatla İlgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A. Sözlü edebiyat ürünleri; dil, biçim ve ruh yönünden yabancı etkilerden uzak, tamamen yerlidir.
B. Sözlü edebiyatta İslamiyet’in etkisi de görülmektedir.
C. Yazının henüz kullanılmadığı dönemin edebiyatıdır.
D. Sagu, koşuk ve destan sözlü edebiyat ürünlerindendir.
E. Sözlü edebiyatı, kim tarafından söylendiği belli olmayan ürünler oluşturmaktadır.
CEVAP:B

2. Aşağıda verilen bilgilerden doğru olanları işaretleyiniz.
XXX        Destanlar, ulusların tarih sahnesine nasıl çıktıklarını anlatan kısa, yazılı ürünlerdir.
XXX        Destanlarda anlatılan olaylar ve kişiler olağanüstüdür.
XXX        Destanın oluşmasına kaynaklık edecek olağan bir olayın yaşanması yeterlidir.
Destanlar anonim ürünler değildir.
Destanlarda mekân ve zaman net olarak bellidir.
3. Aşağıdaki noktalı yerlere uygun sözcükleri yazarak cümleleri tamamlayınız.
Destanda zaman ve mekân belli DEĞİLDİR.
Destanlardaki mitolojik unsurlar, HALKIN edebiyatına da yansımıştır.

4. Aşağıdaki cümlelerin başına yargı doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
( Y ) Üç Şehitler Destanı, Kurtarılmış Kudüs (İtalya) doğal destanlardır.
( D ) Ağaç, bozkurt, ışık vb. Türk destanlarında kullanılan mitolojik öğelerdir.
( Y ) Destan Döneminde kamların müzik eşliğinde söyledikleri destanlar öğretici metin görevi görmektedir.

5. Aşağıdakilerin hangisinde doğal destanlar bir arada verilmiştir?
A. İlyada, Kalevala, Oğuz Kağan
B. İlyada, Kaybolmuş Cennet, Oğuz Kağan
C. Kaybolmuş Cennet, Kalevala, Şehname
D. İlyada, Kurtarılmış Kudüs, Kalevala
E. Kurtarılmış Kudüs, Şehname, Odysseia
(1988 – ÖYS)
CEVAP:A